Şimdi bir bakıma, bilgisayar oyunlarının beyindeki etkisini düşündüğümüzde şarabın sağlığa olan etkisine çok benzer. | TED | و حينما نفكر في تأثير ألعاب الفيديو على الدماغ، نجد أنها بكل بساطة، تماثل تأثير الخمر على الصحة. |
Cilt, gözlerin milyonlarca rengi tanıma kabiliyetine veya kulakların karmaşık perde ve tonu tanıma yeteneğine benzer doğuştan gelen bir duyarlılığa sahiptir. | TED | لدى الجلد خاصية الحساسية بالفطرة تماثل قدرة العين على التفريق بين ملايين الألوان أو قدرة الأذن على التعرف على نغمات ونبرات معقدة. |
Ana hatları, Siberler olarak bilinen niteliksiz türe benzer. | Open Subtitles | أشكالكم تماثل الجنس الوضيع المعروف باسم رجال السايبر |
Birincisi 12 beşgen yüzeyi de simetrik olarak yerleşmiş sıradan bir prizma. | Open Subtitles | أول واحد هو الثنعشري السطوح العادي مكون من 12 وجه خماسية الأضلاع مرتبة في تماثل |
Aynı fikir burada da var. Bu simetrik bir-- Yani her şey bir simetriye sahip, olduğu yere bırakıyorsunuz. | TED | نجد نفس الفكرة هنا. هذا تماثل -- و بذالك كل شيء له تماثل، حينما تتركه في مكانه. |
Belli geometrik nesnelerin simetrisi bu olayda anahtar gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | بدا وأن تماثل الأشكال الهندسية المحددة هي المفتاح. |
Galois farketti ki; olay sadece teker teker simetrilerde bitmiyordu, bir şeklin simetrisini gerçekten belrleyen şey birbirleri ile yaptıkları etkileşimdi. | TED | ما أدرك ڴالوا: ليس التماثلات وحدها، بل كيف تتفاعل بينها و هو في الحقيقة ما يميز تماثل شكل ما. |
Ama kaplumbağa hızının olduğu bir dünyada helezoni sedef kabuk Ferrari'ye benzer. | Open Subtitles | لكن طبقا لمقاييس السرعة في عالم البزاقات، فإن القوقعة العملاقة تماثل سيارة فيراري. |
Ana hatları, Siberler olarak bilinen niteliksiz türe benzer. | Open Subtitles | أشكالكم تماثل الجنس الوضيع المعروف باسم رجال السايبر |
Çünkü silah lobisi bu tip zamanlarda benzer şeylerin ortaya döküleceğini zannediyor. | Open Subtitles | لن تجمع السلاح يعتقد هذه المرحلة تماثل نهاية العالم |
Gözlerinizdekilere benzer şekilde ışık alıcılarıyla bağlantılı haldeler. | TED | إنهم مترابطون معاً بالمستقبلات الضوئية التي تماثل الموجودة في عينيك بالضبط . |
Konuyu hesaplama problemi, yapay zeka problemi olarak değerlendirebilirsiniz. Neden -- bilgisayarın düzgün çalışması için mutluluğa benzer bir şeyi bilgisayarın beynine koyma ihtiyacı hissediyoruz? | TED | يمكنك إستطلاعها كمسألة حواسيب، مسألة ذكاء إصطناعي. لماذا-- نحتاج للتعاون نوعا ما من تماثل السعادة داخل حاسوب العقل لتجعله يعمل صحيحاً؟ |
Katilin yarattığı mezarlara benzer mezarlar savaş sonrası Bosna'nın her yerindeydi. | Open Subtitles | المقابر الجماعية الوحيدة التي تماثل ما صنعتها المجرمة كانت في (بوسنيا) بعد الحرب |
Merkezi hacim kitle simetrik. | Open Subtitles | تماثل في كتلة جسمه المركزية. |
Merkezi hacim kitle simetrik. | Open Subtitles | تماثل في كتلة جسمه المركزية. |
Vücut simetrisi hakkında her şeyi senden öğrendim. | Open Subtitles | كلُ ما عرفته يومًا، عن تماثل الجسم، تعلمته... منكِ |
Bir ayna simetrisi yok. | TED | إنه لا يمتلك أي تماثل محوري. |
simetrisi mükemmel. | Open Subtitles | تماثل مثالي |
Ayna simetrisini tasvir ettiğim Flash'ın kendisiyle tenis oynaması dip notu hoşuna gitti mi? | Open Subtitles | هل أستمتعت بالملاحظة المضحكة في آخر الصفحة "حيث أوضّح "تماثل المرآة بربطه باللاعب الماهر -فلاش- وهو يلعب كرة المضرب مع نفسه؟ |