Sullivan'ların evi ile başlayarak bütün tapu ve haciz işlemlerine bakıp tutarsızlık arayacağız. | Open Subtitles | لنكتشف اي تناقضات و على كل عمل ، رهن ، اشعار حصلنا عليه بداء بمنزل سوليفان |
Kayıtlarda tutarsızlık var, ...Bay Bishop sizinle birlikte onları kontrol etmemi istedi çünkü bu fırıncılık işinde yönetici sizmişsiniz. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أن هناك تناقضات في دفاتر الحسابات وقد طلب منا السيد بيشوب أن نسألك |
Poliçelerde tutarsızlıklar gördük. Aman Tanrım, çük...üstüne bir şey giy. | Open Subtitles | .. ثمة تناقضات كثيرة بحيث يا للهول، لديك انتصاب |
Ve bazı tutarsızlıklar var. Uyuşmayan yerler ve tarihler var. | Open Subtitles | وهناك تناقضات هناك تواريخ وأماكن لا تتوافق |
Ofis diyor ki; "İfadeler karşılaştırıldığında sıkıntılı çelişkiler ortaya çıkıyor." | Open Subtitles | قال المكتب أن المقارنة بين الإفادات يكشف تناقضات مثيرة للقلق |
Çeşitlilik ve karşıtlıklarla dolu bir dünyada, ahmak vaizler, tıpkı benim olduğum gibi, yalnızca ahmak vaziler, gerçeklik kattıkları mitler ve kurgular arasında çelişki görmezler. | TED | أدركت أن العالم مكتظ بأنواع الاختلافات والتناقضات، بدعاة حمقى، فقط الدعاة الحمقى كما كنت، من لا يرون تناقضات في الأساطير والوقائع التي يستعملونها لتأكيد صحتها. |
Aralarında küçük Farklılıklar var bir insanın el yazısı, on yılda biraz değişebilir. | Open Subtitles | هناك تناقضات بسيطه, في مدى أن خطه قد يتغير في خلال 10 سنوات |
Kovulduğu günkü zamanlamalarda... Uyuşmazlıklar vardı. | Open Subtitles | كان هنالك تناقضات في اوقات الدخول في اليوم الذي تم طره فيه |
Ya bir tutarsızlık bulamadılar ya da bulmalarına rağmen söylemekten korktular. | Open Subtitles | إما أنهم لم يلاحظوا أية تناقضات أو أن خوفهم الشديد منعهم من إبداء آرائهم. |
tutarsızlık yok. | Open Subtitles | ليس هنالك أيَ تناقضات |
Hiç tutarsızlık yok. | Open Subtitles | ليس هنالك أيَ تناقضات |
Dürüst olmak gerekirse söylediklerinde... bazı tutarsızlıklar görüyorum. | Open Subtitles | لأكون صادقاً معك، هناك تناقضات في كلامك إنه أمرٌ مزعج، لذا من فضلك |
Ama bazı tutarsızlıklar incelenelerek yargıç tarafından belgelenmeli. | Open Subtitles | ولكن هناك تناقضات تحتاج قاضٍ يتقصاها ويوثقها |
çelişkiler her yerde var, ikimizin arasında da olacak. | Open Subtitles | , هناك تناقضات في كلّ مكان خاصّة هنا، بوجودك أنت معي |
Toplanan kanıtlarla, kadının ifadesi arasında büyük çelişkiler mevcut. | Open Subtitles | ثمة تناقضات رئيسية بين بيانها والدليل الموجود |
Mesleğime olan inancımı yitirdiğim için değil ama kabullenemediğim bir takım çelişkiler vardı. | Open Subtitles | ليس بأنّني توقّفت أبدا أمن بالعمل، لكن كان هناك تناقضات بأنّني لا أستطيع أن أصالح... |
Yani bugünkü ifadenizle, siz veya ortağınızın o günkü raporu arasında herhangi bir çelişki yok. | Open Subtitles | إذن لن يكون هناك تناقضات بين شهادتك اليوم وما ورد في تقريرك أو تقرير شريكتك؟ |
Hikayede başka bir çelişki bulamadım. Sosyal medyanın her yerinde. | Open Subtitles | لذا لم أستطع إيجاد أي تناقضات في قصته انها منتشر في وسائل التواصل الاجتماعي |
Uyuşmazlıklar var diyelim. | Open Subtitles | هناك ، كما نقول تناقضات |
Fakat, bu iki vücut arasında pek çok uyuşmazlık var. | Open Subtitles | ولكن هنالك تناقضات عدّة بين مجموعتي أعضاء الجسم |
Dosyasına bakın. Bir sürü anlamsızlık var. Bazı özel soru işaretleri var. | Open Subtitles | هناك تناقضات كثيره فى ملفها والكثير من الأسئله |
Veritabanında işlem yaptığımda, büyük tutarsızlıkları fark edeceklerdir. | Open Subtitles | إنّهم... سيلاحظون أي تناقضات كبيرة في قاعدة البيانات |