Davetiyede 1 saat içinde onunla zeplinde buluşmamız yazıyor. | Open Subtitles | تنصّ الدعوة على مقابلته عند المنطاد المسيّر بعد ساعة |
Kartında, şehir merkezinde çalıştığı yazıyor. | Open Subtitles | تنصّ الشارة على أنّه يعمل وسط المدينة |
Yüzün yanarsa, göğsüne demir çubuk saplanırsa, yanlışlıkla bir Hepatit C iğnesi saplanırsa ya da stresten ağzına kurşun sıkarsan... mızmızlanıp belediyeye dava açmamayı kabul ettiğin yazıyor. | Open Subtitles | ماذا تقول؟ تنصّ الوثيقة بأنه إذا احترق وجهك، أو اخترقت حديدة صدرك... أو طُعنت عن طريق الخطأ بإبرة إلتهاب الكبد... |
Son teorilerden birine göre, bilinç beynin kendi aktivitesinin kusurlu resmidir. | TED | ولكنّ نظريّةً حديثة تنصّ على أنّ الوعي هو صورة الدماغ غير الكاملة لنشاطه الخاص. |
Yanık protokolü seni en az 24 saat burada tutmamı söylüyor. | Open Subtitles | إجراءات الحروق تنصّ على إبقائك هنا لما لا يقلّ عن يوم. |
Sahte bir Facebook hesabı aldım ve orada arkadaş olduğumuz yazıyor. | Open Subtitles | لديّ صفحة (فيس بوك) مزيفة الآن تنصّ على أنّنا خليلان |
Notlarınızda tam olarak ne yazıyor? | Open Subtitles | -علامَ تنصّ ملاحظاتكَ بالضبط؟ |
Antlaşmanın şartlarına göre kendini düşman olarak tanımlamalısın. Yoksa seni vurma hakkımız olur. | Open Subtitles | تنصّ شروط الهدنة أن تعرّف نفسكَ بأنّكَ "عدائيّ"، وإلاّ فلنا الحقّ في قتلكَ |
Efsaneye göre krallığın gerçek hakimi kılıcı hapsolduğu yerden serbest bırakabilir. | Open Subtitles | تنصّ الأسطورة على أنّ الحاكم الحقيقيّ للملكة فقط يمتلك القوّة لتحرير النصل |
Bu mektup saatin iş hediyesi olduğunu söylüyor. Ama işinizin ne olduğunu söylemeniz gerekiyor. | Open Subtitles | تنصّ هذه الرسالة على أنّ الساعة هديّة عمل، ولكن أيمكنكَ إخباري أيّ عمل هو؟ |
Ama annen değildi. Ve restoran kuralları sadece ailenden biri öldüğünde izin alabileceğini açıkça söylüyor. | Open Subtitles | لكنّها لم تكُ أمّكِ، وشروط المطعم تنصّ تأخذي اليوم إجازةً فقط إن كان المُتوفّي من العائلة. |