Bu aslında bizim olayımız.Ben biriyle tanışırım o tehdit eder. | Open Subtitles | ومن نوع ما نقوم به. أقابل شخص ما، أنها تهددهم. |
Sizi aptal domuzlar, bir tehdit oluşturduğu insanlar sadece bu gemidekiler. | Open Subtitles | لا تقوما بالحديث فقط الأناس الوحيدون الذين تهددهم هم نحن على متن هذا القارب |
Sevdikleriniz karşı karşıya kaldığı uzun ve acı veren ölüm sona erecek ve bir daha hiçbir hastalık onları tehdit edemeyecek. | Open Subtitles | سينقذ أحبتكم الذين يعانون من احتضار مؤلم و طويل ولن تهددهم آفة آخرى |
- Sadece tehdit etmek beleş. | Open Subtitles | -عليك أن تهددهم بأنّك سترفع ضدهم قضية -إنّه بالمجان، إذا كان مجرد تهديد |
Senatör, bu insanları önergeyi imzalamamaları halinde topraklarına el koymakla mı tehdit ediyorsunuz? | Open Subtitles | ... سيناتور هل تهددهم ان تاخذ ارضهم اذا لم يوقعوا؟ |
Çünkü hiçbir erkek kendisini tehdit eden bir kadını istemez. | Open Subtitles | لأن الرجال لا يريدون امرأة تهددهم. |
(Kahkaha) Sonra da nasıl diğer genç grubu dağıtıp toplu çıkarılmış bir emirle tehdit ediyor. | TED | (ضحك) وكيف تفرّق هذه المجموعة الأخرى من المراهقين، حيث تهددهم بإنذار قضائي يمكنها إصداره ذاتياً. |
- Dava açmakla tehdit edin. | Open Subtitles | -عليك أن تهددهم بأنّك سترفع ضدهم قضية |
- Onları tehdit etmedin değil mi? | Open Subtitles | لم تهددهم أليس كذلك؟ نوعاً ما |
Ama onları bir bomba patlatmakla tehdit ediyorsunuz. | Open Subtitles | ومع ذلك أنت تهددهم بقنبلة |
Ama onları hâlâ bombayla tehdit ediyorsunuz! | Open Subtitles | ومع ذلك أنت تهددهم بقنبلة |