veda pastanı nasıl istersin? | Open Subtitles | ما هي النكهة التي تريدها من أجل كعكة توديعك |
Sana veda edemeden ayrılmak zorunda kaldığı için üzgün olduğunu söylememi istedi. | Open Subtitles | وطلبت مني أن أعبر لك عن مدي أسفها لأنها لم تتمكن توديعك بنفسها |
Sana veda etme fıkrine alıştım sandım ama... | Open Subtitles | أتظنين أننى سأعتاد على على توديعك بعد الآن |
Yani hoşçakal demeden gitmek zorunda değilim. | Open Subtitles | والذي يعني بانني لستُ مضطرة للمغادرة بدون توديعك |
Belki gitmeden önce vedalaşamayacağım için önceden hoşça kal demek için geldim. | Open Subtitles | لاننى اخشى أن لا اتمكن من توديعك لذا ، سأودعكِ مسبقاً الان |
Niyetim bu şekilde elveda demek değildi. Daha farklı hayal etmiştim. | Open Subtitles | هذه ليست الطريقة التي أردت توديعك بها تخيلت الأمر بشكل مختلف |
Bekârlığa veda partin ortalığı yıkacak. | Open Subtitles | ستكونُ حفلةَ توديعك للعزوبيةِ لا مثيل لها |
Bekarliğa veda partinde çok iyi vakit geçiriyordun ve hazir değildin. | Open Subtitles | لقد كنت تحظى بوقت رائع في حفلة توديعك العزوبية، لم تكن على إستعداد أصلاً |
Birazdan bir toplantım var. Sadece veda etmek istedim. | Open Subtitles | لديّ اجتماع خلال هنيهة، ووددت توديعك فحسب. |
Gerçekten seçme şansım yoktu. Mater sana veda edememiş. | Open Subtitles | حسناً , انا لم أملك خيار ماتر" لم يستطع توديعك" |
Sevdiğin birine veda etmek zordur biliyorum. | Open Subtitles | أعلم مدى صعوبة توديعك لشخص ما تحبه |
Havaalanında veda etmek benim için çok duygusal olur. | Open Subtitles | من المؤثر جداً علي توديعك في المطار |
O yüzden artık sana veda etmeliyim, Kurtarıcı. | Open Subtitles | ولهذا عليّ توديعك الآن أيّتها المخلّصة |
veda hediyemi şimdi alabilir miyim, lütfen? | Open Subtitles | هل علىّ توديعك الآن من فضلك |
Bizden size bir veda hediyesi. | Open Subtitles | هذه هدية توديعك لاجل تقاعدك |
Buralardan gidiyorum. Tebrikler deyip, veda edeyim diye düşündüm. | Open Subtitles | وظننت بأن عليّ توديعك وتهنئتك |
En sonunda sana gerçek bir veda edebileceğiz. | Open Subtitles | الأن أخيراً نستطيع توديعك |
Bu sabah sana hoşçakal diyemeden çıkmışsın. | Open Subtitles | لقد رحلت اليوم دون أن يمكننى توديعك |
En azından bu sefer hoşçakal demem gerek. | Open Subtitles | حسنٌ، على الأقل يمكنني توديعك هذه المرة |
Eve gitmek zorundayım. Bir hoşça kal demek istedim. | Open Subtitles | علينا العودة إلى منزلنا، وأردتُ توديعك |
Sadece hoşça kal demek istedim. | Open Subtitles | أردت توديعك فحسب |
Profesör, size elveda demek isteyen biri var. | Open Subtitles | أستاذ، هناك مَن يريد توديعك. |