Ama ben prensiplerime rağmen bu saçma olaya dahil oldum. | Open Subtitles | لكن تورطي في هذا الامر غير منطقي انه يتعارض مع مبادئيي. |
Sana çocukların veya bir kaç kilometre boyunca kimsenin evinin dahil olmayacağı bir tavsiye vereceğim. | Open Subtitles | سوف أكتب لك توصية، ولكن لا تورطي الأطفال أو تقتربي من المنزل |
- Ortadan kaybolmana çok üzüldü ayrıca da benim de dahil olduğumdan şüphelendiğini açıkça belli etti, ve... | Open Subtitles | -كان مستاءاً أنك إختفيت وأعلن صراحة عن شكوكه في احتمال تورطي في ذلك |
Eğer o benim bu oyun hakkında bir bilgim olduğunu benim de içinde olduğumu öğrenirse, biter. | Open Subtitles | لو اكتشف فقط أني أعرف عن تواريخ اللعب دعك من تورطي سينتهي الأمر تماماَ سأدمر |
Bu işin için de ne kadar çok kalırsam senin ve benim için bu daha da kötüleşecek. | Open Subtitles | كلما طال تورطي في كل هذا فقط سيحدث الأسوأ لي ولك |
Lütfen kendinizi benim yüzümden telaşa sokmayın. | Open Subtitles | أرجوكِ، لا تورطي نفسك في المشاكل بسببي |
Yani kendini dahil etmeyeceksin. | Open Subtitles | تقصدين لن تورطي نفسك |
dahil olduğuma dair hiçbir gösterge yoktu. | Open Subtitles | لم يكن ثمة دليل على تورطي |
Evet, benim devam filmlerinde kandırıldığım gibi. | Open Subtitles | نعم، مثل تورطي في ختام الأفلام. |
Şimdi olaylara bakınca, Al sadece satış işini değil, aynı zamanda... her safhada benim ne yapacağımı da yönetti. | Open Subtitles | حين أستعيد الأحداث الآن لم يشرف (آل) على البيع فحسب بل سهل تورطي في كل جزء |
Size benim aleyhimde gösterilen kanıt her ne ise, uydurma. | Open Subtitles | ...مهما يكن الدليل الذى أروه لك عن تورطي - فقد تم فبركته... |
Ve ayrıca şunu da anladım ki benim Edward'la ilişkim daha çok bir çeşit uzun yıllardır içimde taşıdığım şeylere karşı bir tepkiydi. | Open Subtitles | و أيضاً بدأت أتفهم بأنه (تورطي مع (إدوارد |