Ne yaptığını biliyorum. Beni kızdırmaya çalışıyorsun ama bu sefer işe yaramayacak. | Open Subtitles | أعلم ما تحاول فعله، أنت تُحاول إغضابي، ولكن لن ينجح هذه المرة. |
Olanların sorumlusunun bu ev olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تُحاول أن تُخبرنى بأن المنزل هو المسؤول ؟ |
Var olan müziklerdeki birkaç ölçüyü baz alarak parçada daha sonra hangi notaların gelmesi gerektiğini çıkarmaya çalışıyor. | TED | وبواسطة بضع موازين موسيقية موجودة، تُحاول أيفا أنْ تُخمّن الدرجة الموسيقية القادمة في القطعة الموسيقية. |
Dişi bir kutup ayısı yavrularına yiyecek bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أنثى دُب قطبي تُحاول العثور على طعام لدياسمها. |
Ona karşı iyi davranmaya çalışıyordu. Sonrasını biliyorsun. İşini kaybetti. | Open Subtitles | كانت تُحاول أن تكون لطيف معه، الأمر التالي الذي تعرفه أنّها خسرت وظيفتها. |
Şu an, ne istediğimi ve nereye gideceğimizi anlamaya çalıştığını bilecek kadar. | Open Subtitles | ما يكفي ليجعلك تُحاول أن تعرف ما أريده وإلى أين سنذهب. |
Beni kandırmaya çalışma. Avukatım, bu benim işim. | Open Subtitles | لا تُحاول التلاعب بي فأنا مُحامية وهذا عملي. |
Hem ne yapmaya çalışıyorsun sen, öldürülmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | ،ما الذي تُحاول فعله على أيّة حال تُعرّض نفسك للقتل؟ |
Biliyorum yardım etmeye çalışıyorsun ama bunu yapamam. | Open Subtitles | إسمع,أَعْرفُ أنّك تُحاول المُساعدة لَكنِّي لا أَستطيع قعل ذلك |
Özgüvenimizi bozmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت تُحاول العبث بثقتنا. لو كنتُ أحاول العبث بثقتكما، |
Steve, bana hâlâ güvenmeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | ستيف،ألا تزال تُحاول أن تُقرر ما إذا كان يُمكنك الثقة بي؟ |
Annesi ona yardım etmeye çalışıyor ama yavrulara bakma konusunda tecrübesiz. | Open Subtitles | تُحاول أمها مُساعدتها، لكنها لا تملك أي خبرة في التعامل مع الصغار. |
Dişi bir kutup ayısı, yavruları için yiyecek bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أنثى دُب قطبي تُحاول العثور على طعام لدياسمها. |
Annesi ona yardım etmeye çalışıyor fakat bebekler konusunda tecrübesiz. | Open Subtitles | تُحاول أمها مُساعدتها، لكنها لا تملك أي خبرة في التعامل مع الصغار. |
Biraz garip olduğunu biliyorum, ama Linda sadece seni rahatlatmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | أُدرك بأن الأمر كان غريباً قليلاً ولكن ليندا كانت تُحاول أن تُشعرك بإرتياح |
Kızın kolunu tutuyordu, kız da kurtulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لكنّه كان يُمسك ذراعها، وكانت تُحاول الهرب. |
SPK yatırımcıları dolandırmaya çalıştığını düşünmüş. | Open Subtitles | حسناً، هيئة مُراقبة البورصات إعتقدت أنّك كنت تُحاول إبتزاز المُستثمرين. |
İlk iş gününde bütün istasyonu kurtarmaya çalışma. | Open Subtitles | انظر ، لا تُحاول إنقاذ الموقف بالكامل في يومك الأول بالعمل |
Belki de sadece öğretmenini korkutmaya çalışıyordun. | Open Subtitles | لربما كُنتٌ تُحاول بأن تُرعِبٌ أُستاذكٌ فحسب |
Bana annemin beni boğmaya çalıştığı zamanı hatırlatıyor. | Open Subtitles | إنّها تُذكّرني لمّا كانت أمّي تُحاول خنقي بها. |
Satmaya çalıştığın tüpleri ele geçirdik. | Open Subtitles | لقد أستعدنا الحاوية التي كُنت تُحاول بيعها. |
Bu şeyi çalıştırmaya mı çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | ماذا يقول بشأن الوقود؟ هل تُحاول تشغيل هذا الشيء؟ |
Bu çocuğa imza attırmaya çalışan bir sürü takım var. | Open Subtitles | هُناك الكثير من الفرق التي تُحاول التعاقد مع ذلك اللاعب |
Üzüldüğünü görebiliyordum, onu uzaklaştırmaya çalıştı. | Open Subtitles | كنتُ أرى أنّها تُحاول الإبتعاد، حاولت دفعه للإبتعاد. |
Doğru olanı yapmaya çalışmış olabilir. İlişkilerini yürütmek isteyip yürütememiştir. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}،لعلّها كانتْ تُحاول فعل التصرّف اللائق أن تجعل علاقتها تفلح معه، لكنّها لم تستطِع، |
Yani Jane kilo vermeye çalışırken kan şekeri seviyesini yükseltiyor ve diyabet riski artıyor. | Open Subtitles | فبينما تُحاول المرأة التخفيف من وزنها فهي تزيد نسبة السكر في دمها و تُخاطر بالإصابة بالسكري |
Onu nasıl bulabileceğini bilmiyorum ama denemelisin. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ كَيف أَعْثر عليه لَكن يُمْكنُك أَنْ تُحاول. |
Ya da onu, katilden uzak tutmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | أو كانت تُحاول إبعاد هذه القلادة عن قاتلها. |