"تُخطط" - Traduction Arabe en Turc

• planlıyor
• planlıyorsun
• planladığını
• peşinde
• planlıyordu
• planladığın
• planlıyorsunuz
• planlıyormuş
• planlıyordun
• planlıyorsanız
• peşindesin
• planlamadın

Yakında işe gelmeyi planlıyor musun?
هل تُخطط للقدوم إلى العمل في أيّ وقتٍ قريب؟

Birazdan içeri gelir ve geceyi burada geçirmeyi planlıyor.
إنها في طريقها إلى هنا، وهي تُخطط لقضاء الليلة هُنا.

Yoksa birkaç sıradan insanın acılarına son vermeyi mi planlıyorsun?
أنت لا تُخطط لكى تتخلص من بعض من هم دون المستوى ،ربما؟

Dövüşecek miyiz yoksa beni sıkıntıdan öldürmeyi mi planlıyorsun?
هل سنتقاتل، أو تُخطط مُضايقتي بقصص الموت؟

Nasıl bir hikâye planladığını biliyor olsaydım onu biraz hırpalayabilirdim ve bu beni kötü gösterirdi.
لربّما أشبعتها ضرباً لو كنتُ أعرف أيّ نوع من القصص كانت تُخطط لها، تجعلني أبدو سيئاً للغاية.

Ama korumasının neyin peşinde olduğunu görünce daha büyük bir olay olduğunu anladım.
لكن عندما رأيتُ ما تُخطط له حارسته الشخصيّة، كنتُ أعرف أنّه كان شيئاً كبيراً.

Evet, gelmeyi planlıyordu ama kendini iyi hissetmiyor.
كانت تُخطط لهذه الرحلة لكنها لم تشعر بتحسن المسكينة

Baksana baba, niçin seçmenlere bu şehirle ilgili yapmayı planladığın gerçekleri anlatmıyorsun?
لماذا لا تُخبرُ الناخبين بماذا تُخطط حقاً للعمل بهذه البلدة ؟

Karınla denizaşırı bir yere gitmeyi planlıyorsunuz.
كُنت تُخطط لرحلة عبر البحار مع زوجتك

Bunu aylardır planlıyor olmalısın, Michael.
لابد وانك كنت تُخطط لهذا منذ أشهر

Yine Hindistan'a yolculukmu planlıyor sunuz?
تُخطط مره أخري للذهاب الى الهند, إيي؟

Pep'i satın almayı planlıyor, Halka kapalı olarak.
إنّها تُخطط لشراء الشركة، تجعلها خاصّة.

- Bize yalan söylemeyi planlıyor musunuz?
هل تُخطط لكي تكذب هنا اليوم؟ .لا

Ona bu arkadaşlık bilekliklerinden vermeyi mi planlıyorsun?
هل تُخطط بأن تمنحهُ أحد أسورة الصداقة هذه؟

Onunla çıkma işini ne kadar ileri götürmeyi planlıyorsun?
إذن، إلى أيّ مدى تُخطط لإكمال هذا الموعد معها؟

Eğer altyapın kıyısal kısıtlama ve gelişimi içeriyorsa yerel iş yerlerini nasıl korumayı planlıyorsun?
كيف تُخطط للحفاظ علي الـأعمال المحلية، إن كان برنامجك يتضمن إعادة تقسيم وتطوير المناطق الساحلية؟

Dostun bana mutlu küçük ailemizden ayrılmayı planladığını söyledi.
صديقُك أخبَرني أنّك تُخطط للهرب من عائلتنا السعيدة

Uzun, siyah ve dengesiz olan arkadaşımızın işi bu. Diğerinin de neyin peşinde olduğunu tahmin edebiliyorum.
كان هذا من عمل شخص طويل مُختل، وأسارع بالتفكير لما تُخطط له الأخرى.

Muhtemelen seni de öldürmeyi planlıyordu.
أوَتعرفين، لربّما كانت تُخطط لقتلكِ أيضاً؟

E- postalarına baktım ve görünüşe göre bu partiye gitmeyi planlıyormuş.
راجعت إيمايلاتها و يبدوا أنها كانت تُخطط لحضور هذه الحفلة

Bunu uzun süredir mi planlıyordun?
أكُنت تُخطط لهذا منذ وقت طويل أم ماذا تقصد ؟

Eğer onu asmayı planlıyorsanız nerede olduğunu biliyorum.
أني أعلم أين تُخطط لتعليقها

- Neyin peşindesin?
ما الذي تُخطط إليه ؟

Sen olduğunu sanmıştım ama bu geceyi sen planlamadın, değil mi?
لقدإعتقدتأنهأنت ... ولكنك لم تُخطط لشئ الليلة ، أليس كذلك ؟