Sorunlarınla yüzleşene kadar, yüksek gerilim peşinde koşmaya devam edeceksin. | Open Subtitles | سوف تُواصل مُطاردة إثارات أكبر ما لمْ تتعامل مع مشاكلك. |
Şok dalgaları dışarı doğru genişlemeye devam eder, kayayı parçalayabilecek güce gelir, ve sonunda yüzeyi parçalar. | Open Subtitles | تُواصل الأمواج الصدمية التوسع نحو الخارج، قوية بما فيه الكفاية لتفتيت الصخر وأخيراً تمزق الواجهة بأكملها إرباً إربا. |
Sonra da bunu yapmaya devam ediyorsun ama bunun için bir altın külçeye ihtiyacın yok mu? | Open Subtitles | ثمّ تُواصل فعل ذلك، لكن لفعل ذلك، ألا تحتاج أن يكون لديك كتلة معدنيّة؟ |
Şimdi buna devam etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تُواصل صدقك معي الآن. |
Sürekli yolun karşısındaki apartmana bakıp duruyorsun. | Open Subtitles | أنت تُواصل النظر من النافذة إلى ذلك المُبنى المُقابل لنا |
Bıraktığı hediyelerin etkisi devam ediyor. | Open Subtitles | الهبة التي تُواصل العطاء. |
FBI araştırmaya devam ediyor. | Open Subtitles | -لأنّ المباحث الفيدراليّة تُواصل البحث . |
Hilary ayrılık kaygısı hastalığı işaretleri sergilemeye devam ediyor. | Open Subtitles | "تُواصل (هيلاري) إظهار علامات على إضطراب قلق الإنفصال." |
Biliyorum zaten iki de bir söyleyip duruyorsun. | Open Subtitles | أعرف ذلك لأنّك تُواصل إخباري به. |
Neden sürekli işi bitirmek isteyip duruyorsun? | Open Subtitles | لماذا تُواصل رغبتكَ بالتوقف؟ |