Otomasyon daha az zamanda daha çok iş yapmamızı sağlayan servet getirecek. | TED | التشغيل الآلي ينشِأ ثروةً من خلال السماح لنا بالقيام بمزيد من العمل في وقت أقل. |
Önde gelen bir iş adamı. Tekstilden bir servet kazandı. | Open Subtitles | هو كَانَ a نائب عملِ وهو عَمِلَ ثروةً في المنسوجاتِ. |
Çeşitli yardım kuruluşlarına küçük bir servet bırakıyormuş. | Open Subtitles | إنها تترك ثروةً صغيرة لبعض الأعمال الخيرية |
Genpou Ailesi kuşaklar boyu süren oyuncak üretimi ve pazarlaması ile büyük bir servete kavuştu. | Open Subtitles | عائلةُ جيبنو حققت ثروةً هائلة من خلال إنتاج و بيع الالعاب عبر الاجيال |
Aman tanrım. Sana bir servete mal olmuş olmalı. | Open Subtitles | يا الهي لا بد أنه كلفك ثروةً كبيرة |
- Çok pis işler,Frank. - ...arkasında kan izi bırakırken kendine geniş bir servet kazandı. | Open Subtitles | تلك أشياء بشعة فعلاً يا فرانك يكدس ثروةً لنفسه |
Davranışların bu ailenin ismini lekeliyor ve seni beladan kurtarabilmek için şimdiden bir servet harcadım bile. | Open Subtitles | السّلوك أضرّ باسم العائلة الطّيّب، ولقد أنفقتُ ثروةً لإخراجكَ من المتاعب. |
Eğer stoklar düşerse, o yatırımcı bir servet yapacak. | Open Subtitles | وذلك المستثمر سيجني ثروةً إن قلّ سعر الأسهم. |
Tüccarlar bunun için ufak bir servet istiyorlar. | Open Subtitles | يطلبُ التُجّار ثروةً صغيرة مُقابل إيّاه. |
Gerilla gruplarına sağladığı ateşli silahlar ve yan ürünlerden koca bir servet kazanmış. | Open Subtitles | جنى ثروةً كبيرةً يوفّرُ حاجيات الجماعات المسلّحة من أسلحة صغيرة، ومعدّات أخرى |
Dansçı oldu ve müthiş bir servet yaptı. | Open Subtitles | حقق ثروةً ، كــان أروع شيء تـراه |
Kendisi de Kauai'den ve Silikon Vadisi'nden bir servet kazandı. | Open Subtitles | "إنّه في الواقع من (كاواي)، صنع ثروةً في (سيليكون فالي)" |
Aradığı şey neyse, bulmak için bir servet harcıyor. | Open Subtitles | أيّاً يكن، فهو يُنفقُ ثروةً لإيجاده |
- Ne oldu be? Kuşlar kaybetti. Bir servet kaybettim. | Open Subtitles | إنْ خسر '' النسور '' سأخسر ثروةً كبيرة إلى (راندي) |
Ve daha sonra bilinen yayıncının biri sana yazacağın sadece insanları gerçekten öğrenmek istediklerinden bahsetmeyen kitabın için bir servet öder. | Open Subtitles | وبعدها ستعرض عليك دار نشر محترمة ثروةً لكتابة كتاب وسوف تقبل كتابته ولكن الكتاب لن يتكلم عن ما يريد كل الناس معرفته حقًا |
Demek Downton'ı kurtarabilecek bir servet kazanıyorsun ve ondan vazgeçiyorsun? | Open Subtitles | إذاً هذه هي اللحظة عندما تستلم فيها ثروةً ضخمة بإمكانها أن تنقذ "داونتون" و أنت تتخلى عنها؟ |
O amelelere bir servet sunuyorum, onlar yine de Pamuk Prenses'i koruyorlar. | Open Subtitles | عرضتُ ثروةً على هؤلاء الفلّاحين و رغم ذلك يستمرّون بحماية (سنو وايت) |
Bu gecikmeler bir servete mal olur. | Open Subtitles | هذه الأنواع من الممّاطلات تكلّف ثروةً. |
Bu müvekkilim için bir servete mal olur. | Open Subtitles | سيكلّف هذا ثروةً من موكّلي |
Seni anlıyorum. Lyndsey ile düğünümüz.. ..bana bir servete mal oluyordu. | Open Subtitles | أعرف ما تقصده، زواجي من (ليندزي) كلّفني ثروةً. |