Yapılacak çok şey var. Bu gece büyük bir gece, büyük açılış. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأشياء يجب فعلها هذه ليلة هامة جداً، افتتاح كبير |
Bu konuda araştırılacak çok şey var. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأبحاث لإنجازها في المادّة |
Bizim gibi iki erkeğin yapabileceği çok şey var. | Open Subtitles | ثمة الكثير مما يمكن لرجلين مثلنا أن يفعلاه |
Bunu yapmanı istemem. Dışarıda bir sürü işe yaramaz adam var. | Open Subtitles | لم أرد لك القيام بذلك، ثمة الكثير من الفاشلين بالخارج |
Mutfakta bir sürü var. İstediğin kadar al. | Open Subtitles | اجل، ثمة الكثير منه في المطبخ، فاشرب قدر ما تشاء |
Bilmediğin bir sürü şey var. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأمور التي لا تعرفينها وحسب |
Zekisin, ama daha bilmediğin çok şey var. | Open Subtitles | أنت فتى ذكي. لكن ثمة الكثير مما لا تعرفه. |
Kızınızın da vurguladığı gibi sorumlusu olduğum çok şey var. | Open Subtitles | كما أظهرت ابنتكِ من الواضح تماماً أنه ثمة الكثير لأجيب عليه |
Çözmemiz gereken çok şey var ve insanlara bizim hakkımızda yalan söylemeye devam edemem. | Open Subtitles | لكن ثمة الكثير للتفكير به، ولا أستطيع أن أكذب على الجميع بشأننا |
Pekala. Yarın erken saatte başlarız. Görünüşe göre konuşulacak çok şey var. | Open Subtitles | سنبدأ صباح غدًا ثمة الكثير لنفعله بالتأكيد |
Gelinlerle ilgili pek çok şey var. Gelinlikler, hamile anneler. | Open Subtitles | ثمة الكثير عن العرائس فساتين الزفاف، والأمهامت الحوامل |
Seninle konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki, bunun gerçekten olduğuna... | Open Subtitles | ثمة الكثير أردت إخبارك به و سؤالك عنه، ولايمكننيفقط تصدّيقهذا.. |
Hakkımda bilmediğin çok şey var anne. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأشياء التي لا تعرفيها بشأني يا أمي |
İnsanların fetiş hâline getireceği pek çok şey var. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأمور المنشورة التي تصيب الناس بالهوس. |
Özür dileyebileceğin o kadar çok şey var ki. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأمور التي يمكنك الاعتذار بشأنها |
Anlatacak çok şey var. Nerden başlasam ki? | Open Subtitles | ثمة الكثير لا أعرف من أين عليّ البدء |
Yapabileceğin pek çok şey var. | Open Subtitles | حسناً، ثمة الكثير مما يمكن أن تفعليه |
Bunu kanıtladın, değil mi? Daha bir sürü şey yapabilirsin. | Open Subtitles | وأثبت ذلك، ثمة الكثير من الأمور تستطيع فعلها |
Etrafında bir sürü kadın varken neden onunla yatmak istiyorsun? | Open Subtitles | ثمة الكثير من المومسات لماذا تريد مضاجعتها هي بالذات؟ |
Küçük kulübümde bir sürü geçmiş var | Open Subtitles | ثمة الكثير من التاريخ في النادي الصغير ذاك |
Bunun geldiği yerde daha bir sürü var, dostum. | Open Subtitles | ثمة الكثير من ذلك |
Hayır, şimdi olmaz. Başında bir sürü şey var. | Open Subtitles | لا، ليس الآن ثمة الكثير مما يجري |