"جئتُ إلى" - Traduction Arabe en Turc

    • gelmiştim
        
    • için geldim
        
    • a geldim
        
    • geldiğimi
        
    • geldiğimden
        
    • parçalamaya geldim
        
    Buraya ilk neden gelmiştim biliyor musun? Open Subtitles هل تعرفُ لمَ جئتُ إلى هنا في المقام الأول؟
    Annem için hediye bakmaya gelmiştim. Open Subtitles جئتُ إلى هنا من قبل لكي أبحث عن هديّة لأمّي
    Ben buraya saygı duyduğum ve değer verdiğim birisine yardım etmek için geldim. Open Subtitles جئتُ إلى هنا لمساعدة رجل أحترمه وأهتم لأمره
    Buraya sadece iç çamaşırı ve çoraplarım için geldim. Open Subtitles جئتُ إلى هنا فحسب من أجل جواربى وملابسى الداخلية
    Kumite adlı bir turnuvada savaşmak için Hong Kong'a geldim. Open Subtitles جئتُ إلى "هونغ كونغ" بغرضِ القتال في بطولة تدعى "كوميتيه"
    Bir sürü sessiz harf vardı biliyorum. Bırak söylediklerimi, buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Open Subtitles لا أذكر كيف جئتُ إلى هنا، ناهيكِ عمّا قلتُ
    Buraya geldiğimden beri az da olsa ilk defa umut veriyorum. Open Subtitles هذا أوّل بصيص أمل يُمنح لي مذ جئتُ إلى هنا
    Senin düşüncene göre... bu adamın tozlu b*ktan eşyalarını parçalamaya geldim. Open Subtitles في حالة إن كنت تظن إنني جئتُ إلى هُنا لسرقة هذه القذارة القديمة.
    Yeni bir yaşam umuduyla buraya gelmiştim ama görünüşe göre geçmişte yaptıklarından öylece kurtulamıyorsunuz. Open Subtitles جئتُ إلى هنا بحثاً عن حياة جديدة، لكن يبدو لي لا يمكنك الهروب أبداً من أخطاء ماضيك.
    Buraya ilk neden gelmiştim biliyor musun? Open Subtitles هل تعرفُ لمَ جئتُ إلى هنا في المقام الأول؟
    Annem ve babamla buraya gelmiştim. Yıllar önce. Open Subtitles لقد جئتُ إلى هنا بصحبة أمّي وأبي من سنوات
    Senin gibi bir pisliği dünyaya getirdikleri için ailenin boğazını sıkmaya gelmiştim. Open Subtitles لقد جئتُ إلى هنا لأمسك والديك من العنق ولأسألهما عن سبب إنجاب ابن قذر مثلك
    Madalyayı babasına vermeye gelmiştim. Open Subtitles جئتُ إلى هنا لأسلمها إلى والده
    Buraya bugün sizinle beraber olmak için geldim. Open Subtitles لقد جئتُ إلى هُنا، اليوم. لكيّ أقف بجانبكم.
    Senin yardımını istemek için geldim. Benimle dalga geçme. Open Subtitles لقد جئتُ إلى هُنا طلب لمُساعدتك، ليس من أجل الخداع.
    Buraya biraz uzaklaşmak, bazı şeyleri düşünmek için geldim. Open Subtitles لقد جئتُ إلى هنا للإبتعاد، والتفكير في الأمور.
    Annem hakkında bilgi edinmek için Denver'a geldim. Open Subtitles . جئتُ إلى "دنفر" كي أعرف ماحدث لأميّ
    Pasaportlarından birini takip edererk New York'a geldim. Open Subtitles جئتُ إلى (نيويورك) متتبعـًا جواز سفر خاص بها
    Ben tam gittiğimde, bana önemli bir iş vermek istemiş ve, kartvizit sebebiyle, buraya geldiğimi düşünmüş. Open Subtitles لكن بينما أنا كنتُ مختفياً، إنها كانت ترديني في عمل هام للغاية، لذا إنها فكرت إنني جئتُ إلى هُنا، حسب ما مكتوب على البطاقة.
    Affedersin Jack. Ne yapmak için geldiğimi - biraz karıştırdın sanırım. Open Subtitles آسف يا (جاك)، أظنّكَ مخطئاً حيال ما جئتُ إلى هنا لأفعله
    Buraya geldiğimden beri sizin tarafınızdan boğuldum, dövüldüm ve işkence gördüm. Open Subtitles مذ جئتُ إلى هنا أُغرقتُ وضُربتُ وعُذّبتُ بيديكَ
    Buraya geldiğimden beri adını zikretmedim bile. Open Subtitles .لم أنطق باسمه منذ أن جئتُ إلى هنا
    Senin düşüncene göre... bu adamın tozlu b*ktan eşyalarını parçalamaya geldim. Open Subtitles في حالة إن كنت تظن إنني جئتُ إلى هُنا لسرقة هذه القذارة القديمة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus