Kendi hücresine gideceği yerde buraya geldi. | Open Subtitles | وبدلا من أن يعود إلى عنبره الخاص جاء إلى هنا |
Sırt ameliyatı sonrası bir ay önce buraya geldi. | Open Subtitles | لقد جاء إلى هنا منذ شهر . بعد أن أجرى جراحةً لظهره |
Hatırladığım kadarıyla, buraya gelip, parasını masaya koyduğuna ve oyunumuza girmek istediğine gayet eminim. | Open Subtitles | على ما أذكر أنه جاء إلى هنا ووضع أمواله على الطاولة وسأل أن يدخل في لعبتنا |
Koca Ayak'ın bir kürekle buraya geldiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ ذو قدمٍ كبيرة جاء إلى هنا مع مجرفة؟ |
Yazar, en büyük deha benim için buraya gelmiş. | Open Subtitles | الكاتب عبقري الأرض جاء إلى هنا من أجلي |
Bu oğlan beş yaşında geldi buraya. | Open Subtitles | هذا الصبي جاء إلى هنا . عندما كان في الخامسة |
Buraya geldiğinde karnı normaldi, göğsü buradaydı. | Open Subtitles | عندما جاء إلى هنا, كانت معدتة طبيعية ولكن معدتة برزت إلى الخارج |
Sanırım Professor Littlefield buraya geldiğinden beri yalnızdı. | Open Subtitles | أعتقد أن البروفسور ليتلفيلد كان وحيدا منذ جاء إلى هنا |
O zaman biri mesaj yollamak için buraya geldi... ya da zaten buradalardı, belki elçiliktendir. | Open Subtitles | إذاً لو أن شخصاً جاء إلى هنا لإرسال تلك الرسالة.. أو أنهم بالفعل جاءوا إلى القنصلية، ربما |
Dün gece buraya geldi. Berbat görünüyordu. | Open Subtitles | لقد جاء إلى هنا ليلة أمس وهو في حالة سيئة. |
buraya geldi ve oteli satin aldi. | Open Subtitles | إذاً، إنه جاء إلى هنا واشترى الفندق. |
Bay Brand bu akşam buraya geldi mi acaba? | Open Subtitles | "هل يمكنك أن تخبرنى إذا كان السيد " براند قد جاء إلى هنا هذا المساء ؟ |
Başkan şüphelenince geçen haftalarda buraya geldi ve Macy yüzünden sinirlerime hakim olamadım çünkü Macy kardeşim gibidir, ve sana diyeceğim şu ki cılız korsanda onu tekmeleyebildi. | Open Subtitles | شك العمدة قليلاً بالأمر و جاء إلى هنا الاسبوع الماضي و انتهى بي الأمر أتلقى التوبيخ عن ميسي لأني ميسي هو بمثابة اخي و سأخبرك |
buraya gelip kendini emlakçı gibi tanıttı. Ve burada sattığı mülklerle ilgili dalaveresini yaptı. | Open Subtitles | جاء إلى هنا يدّعي أنّه سمسار عقارات وثرثر حول كلّ هذه الملكيّات التي باعها |
Tahminimce, katil telesekreterin devreye girdiğini anladı ve buraya gelip izlerini temizledi. | Open Subtitles | أخمّن أن القاتل سَمع أن جهاز الرد إلتقط، جاء إلى هنا ليُنظف آثاره |
Sonra buraya gelip Mavi Kelebek'in nerede olduğunu sordu. | Open Subtitles | وقد جاء إلى هنا ليعرف أين وضعنا الفراشة الزرقاء. |
Bize yardım etmek için buraya geldiğini unutmayın. | Open Subtitles | -هاي ، هاي دعونا نتذكر أنه جاء إلى هنا ليساعدنا |
Ama buraya geldiğini söylemişti. | Open Subtitles | ولكنه أخبرني بأنه جاء إلى هنا. |
Larissa, Yusuf'un buraya geldiğini söylemişti. | Open Subtitles | - لاريسا - قالت أن - يوسف - جاء إلى هنا |
Affedersiniz. Abim, Omar Little dün gece buraya gelmiş. Pencereden düşmüş. | Open Subtitles | معذرة ، شقيقي (عمر ليتل) جاء إلى هنا ليلة البارحة ، سقط من النافذة |
Geçen yıl o da geldi buraya. | Open Subtitles | جاء إلى هنا أيضاً السنة الماضية |
Buraya geldiğinde rahipti, ama artık değil. | Open Subtitles | لقد كان قساً عندما جاء إلى هنا لكن الآن... |