Ailemin inanılmaz desteği ile sonunda hayatın hala yaşamaya değer olduğuna karar vermem yıllarımı aldı. | TED | أخذ منى الأمر عدة سنوات لكن بمساعدة عائلتى التى دعمتنى بشكل مذهل، قررت أخيرًا أن الحياة لا تزال جديرة بالعيش. |
Dört, işte son ipucu: Fikrinizi paylaşmaya değer yapın. | TED | رابعا، وهذه هي النصيحة الأخيرة: إجعل من فكرتك جديرة بالمشاركة. |
Tüm o pozların ve küstahlıklarının nedeni layık olmadığını düşünmenden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | هذا السلوك بأكمله و هذه الوقاحة لأنه طوال هذا الوقت ظننتِ بأنكِ غير جديرة بأي شيء |
Buradaki hırsız ve firari topluluğunu Gece Nöbeti'ne layık adamlar yapmasını istiyorum. | Open Subtitles | عليه تحويل هؤلاء العاهات لرجال جديرة بحرس الليل |
Berbat hayatımı değerli kılmaya yetecek bir miktar. | Open Subtitles | يكفي لجعل بلدي الحياة الرهيبة جديرة بالاهتمام. |
Bu yeri hak ettin. Çok yetenekli bir fotoğrafçısın. | Open Subtitles | إنّكِ جديرة بمكانتكِ، فأنتِ مُصورة موهوبة للغاية. |
Eğer fikir sadece size veya organizasyonunuza hizmet ediyorsa, o zaman üzgünüm ki muhtemelen paylaşmaya değer değil. | TED | إن كانت الفكرة تخدمك أنت أو شركتك سأضطر آسفا أن أقول أنها غير جديرة بالمشاركة. |
Böylece yaşamaya değer bir hayatın nasıl mümkün olduğunu anlamakla ilgilenmeye başladım. | TED | ولذلك أصبحت مهتمًا بفهم الأمور التي تساهم في خلق حياة جديرة بأن نعيشها. |
Ya da hayatı gerçekten yaşanmaya değer kılan şeylerden? | Open Subtitles | أو أي من تلك الأشياء التى تجعل الحياه جديرة بأن نعيشها ؟ |
İnanıyorum ki, başımıza en kötüsü bile gelse, hatta ailemizin mahvolmasına da sebep olsa, sen korunmaya değer bir eşsin. | Open Subtitles | وأجزم أنك زوجة جديرة بالحماية حتى لو ساءت الأمور أكثر وحتى لو كان يعني هذا دمار عائلتنا |
Aşk risk almaya değer... burayla düşünülecek bir şey değildir... burayla hissedilecek bir şeydir. | Open Subtitles | الأشياء التي تجعل الحياة جديرة بأن تعاش أتعلم؛ لا يمكن أن تفكر من هنا يجب أن يكون من هنا |
Sadece, belki de ben, ...artık tanrının sevgisine layık olmadığımı hissediyorum O'nunla tüm bağlantımı kaybettim. | Open Subtitles | الأمر فقط أنني أشعر وكأنني لست جديرة بــ حب الرب حاليا |
Jeanne! Cadı emirlerince en güçlümüz olmaya layık olup olmadığın sınanacak. | Open Subtitles | جان، وفقاً للمراسيم، سنرى الآن إذا كنتِ جديرة بأن تصبحي الأقوى بيننا |
Ve büyük olasılıkla, kendini bu başarıya, layık olduğuna inandırmış. | Open Subtitles | وأكثر من ذلك على الأرجح، إنها مقتنعة أنها غير جديرة بمؤهلاتها |
O en iyi vücuda sahip, güzel ve değerli adaydır. | Open Subtitles | هي إلى حد بعيد الأكثر نحولاً، والأجمل، أنهـا أكثر مرشّحة جديرة. |
Çok değerli bir kamu hizmeti sunmuyor muyum? | Open Subtitles | لم أقدّم خدمة عمومية فعّالة جديرة بالثناء؟ |
Ve bu tacı en çok hak edeni bulmalıyız. | Open Subtitles | ولا بد أن تكون الفائزة جديرة باللقب. |
Bu yüzden, biz de, bu uygun olmayan çareye başvurmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | لذلك سنلجأ لتلك الترتيبات الغير جديرة به |
Artık uğruna ölmeye değmez bir çöplük oldu. | Open Subtitles | الآن هي بالوعة ليست جديرة بأن نضحّي بحيواتنا لأجلها. |
Bir kadın polisle çalışıyordum, o her şeye değerdi. | Open Subtitles | لقد عملت مع شرطية وقد كانت امرأة جميلة جديرة بالاحترام |
Buna lâyık ol. | Open Subtitles | حاولي أن تكوني جديرة بـإرتدائها. |
Şu ana kadar dikkatimi vermeye değecek çok daha önemli bir konuyla hiç karşılaşmadım. | Open Subtitles | لم يسبق ليّ أن أكتشفت أي موضوعات أخرى جديرة بإهتمامي |
Ama bence sen beklemeye değersin. | Open Subtitles | .لكن أعتقد بأنكِ جديرة بالإنتظار |
Bir öğünlük yemeğin buradan kurtulmamaya değeceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد ان قطعة لحم ستكون جديرة بنجاتنا؟ من المستحسن ان نكون مجموعة واحدة من جديد |
Bence yatağına yakışır ve sana da harika yavrular doğurur. | Open Subtitles | إنها جديرة بك أؤكد لك ذلك و ستمنحك نسلاً تتباهى به |