Karşılaşmadan önceki günlerde, acaba gelecek mi diye tüm dünyayı merakta bıraktı. | Open Subtitles | قبل ايام من الحدث جعل العالم كله يتسائل اذا ما كان سيأتي |
Tek suçum, dünyayı yaşanacak daha güzel bir yer yapmaya çalışmak. | Open Subtitles | كل ذنبي انني احاول جعل العالم مكان جميل انظري الى نفسك |
Ve ben de bunu bu görev gücünün dünyayı daha güvenli bir hale getireceğine içten inandığım için yaptım. | Open Subtitles | وتكيفت مع ذلك الأمر لإني أؤمن بشكل أصيل أن قوة العمل تلك تُساهم في جعل العالم مكان أكثر أماناً |
dünyayı daha iyi bir yer haline nasıl getirebileceğimizi düşünürken eğitimi düşünürüz, ona oldukça fazla para harcariz. | TED | عندما نفكر كيف يمكننا جعل العالم مكانا افضل, نعتقد انه التعليم , وهو ما نضع فيه الكثير من المال. |
Ve bence onu fiziksel hale getirmek bunu yapmak için iyi bir yol. | TED | واعتقد ان جعل العالم الرقمي فيزيائي اكثر هو امرٌ جيد يجب القيام به |
Ki bu arada, nüfus patlamasına karşı en iyi koruma dünyayı eğitmek ve sağlıklı yapmak. | TED | وعلى فكرة، أكبر حماية ضد الانفجار السكاني هو جعل العالم مثقف وصحي. |
Güzel şeyler yapmak istemiyorum. Ben dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek istiyorum. | TED | لاأريد تصميم أشياء جميلة. أريد جعل العالم مكاناً أفضل. |
dünyayı daha küçük bir yer haline getirmeye çalışırken daha fazlası da gelecek. | TED | وسنضيف المزيد مع تفكيرنا بمحاولة جعل العالم مكانًا أصغر. |
Kapitalizm dünyayı daha fazla ilham verici ve mükemmel yapan her büyük yeniliğe karşı sorumlu oldu. | TED | الرأسمالية كانت وراء كل ابتكار وهذا جعل العالم مكانًا ملهمًا ورائعا ً للعيش. |
Eğer büyük çoğunluğumuz kullanırsa, o, dünyayı daha mâkul bir yer haline getirecek güce sahiptir. | TED | وإذا استخدمه عدد كاف من الناس، فإن لديه القدرة على جعل العالم مكانًا أكثر اتزانًا وعقلانية. |
Bu mucitler, mühendisler ve yapımcılar dünyayı güzel bir yer yapmak için gerekli teknolojileri hayal ediyorlar. | TED | يحلم هؤلاء المخترعون والمهندسون والمصنّعون بتقنيات نأمل أنّ باستطاعتها جعل العالم مكاناً رائعاً. |
Ama birçoğu, dünyayı daha iyi bir yer yapmak için harcanacak. | TED | لكن الكثير منه يستخدم في جعل العالم مكان أفضل. |
Protein tasarımıyla dünyayı daha iyi bir yer yapmak benim işim. | TED | إن جعل العالم مكانًا أفضل من خلال تصميم البروتين هو شغل حياتي. |
Silikon Vadisi dünyayı daha iyi bir yer yapmaktan bahsedip duruyor. | TED | يفضّل وادي السيليكون الحديث عن جعل العالم مكاناً أفضل. |
Bu köprü figürleri, oldukça iyi ikna olmamın sebebi, dünyayı nasıl daha geniş bir hale getireceğimizin geleceğidir web' i kullanma vasıtasıyla. | TED | هذه الشخصيات المجسرة، أنا مقتنع جدا، أنها ستكون المستقبل للطريقة التي نحاول جعل العالم بها أوسع باستخدام الإنترنت. |
Umut edelim ki, keşfedilen bulgular dünyayı, bu kanser tipinin tedavisine bir adım daha yaklaştırsın. | Open Subtitles | نأمل , اكتشف المعرفة قد جعل العالم خطوة واحدة ل علاج هذا شكل معين من أشكال السرطان. |
Daha önce hiç senin gibi birisini tanımamıştım. Sen dünyayı daha iyi bir hale getirebileceğine inanıyorsun. | Open Subtitles | لم اعرف شخصا مثلك طوال حياتى انت تعتقدى انك تستطيعى جعل العالم افضل |
Sen akşam evine giderken dünyayı daha iyi bir yer yaptığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تذهب إلى المنزل مساءً وانت تعلم أنك ساعدت في جعل العالم مكان أفضل |
Çalışmaya devam ettiler ve doğrusu da buydu. Bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirdi. | Open Subtitles | وكانوا محقين في فعل ذلك لقد جعل العالم مكاناً أفضل |
Tüm dünyayı istediğiniz şekle sokmak için doğmadınız; | Open Subtitles | لست هنا لمحاولة جعل العالم تماما كما تريده |