| bizi böyle harika bir yere getirdin dostum burayı çok sevdim dostum | Open Subtitles | لقد جلبتنا إلى مثل هذا المكان الرائع انا احبّ هذا المكان يارجل |
| Homer, bizi bu korkunç yere kasten mi getirdin? | Open Subtitles | لقد جلبتنا إلى هذا المكان المريع عن عمد.. ؟ |
| Onun önünde bana sormak için getirdin. | Open Subtitles | لقد جلبتنا إلى هنا لكيّ تطرح علي الأسئلة أمامه. |
| Belki de gemi bizi buraya getirdi, çünkü bu gezegende kireç var. | Open Subtitles | ربما السفينة جلبتنا الي هنا لوجود طبقة من الجير علي هذا الكوكب |
| Chicago'ya gidiyorduk ve fırtına bizi buraya getirdi. | Open Subtitles | لقد كنّا ذاهبين لشيكاغو من نيويورك لكن العاصفة جلبتنا هنا |
| Tüm bunlardan sonra bizi bu noktaya getiren şey de duygularımız. | Open Subtitles | بعد كل ذلك, مشاعرنا هي التي جلبتنا هنا في المقام الاول |
| Bakanmış, rehinelermiş. Bizi buraya pis işleriniz için getirdiniz. | Open Subtitles | الوزير، كانت هذه حجة، وكل شيء جلبتنا إلى هنا لنقوم بأعمالك القذرة |
| Beni berbat bir yola getirdin. Eski yoldan çok daha kötüsüne. Bir araba gitti. | Open Subtitles | لقد جلبتنا الى طريق اسوأ مما كنا عليه سابقاً |
| Yok edilemeyecek kadar güçlüyse bizi niye buraya getirdin? | Open Subtitles | طالما تلك المخلوقة قويّة جدًا لحد تعذُّر تدميرها لمَ جلبتنا لهنا؟ |
| Bizi buraya Disk'i tamir edebilecek malzemeler bulabilesin diye getirdin sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنك جلبتنا الي هنا حتى تتمكن من العثور علي المواد التي تحتاجها لإصلاح نظام الملاحة |
| Bizi kadın striptiz kulübüne atıştırmamız için mi getirdin? | Open Subtitles | جلبتنا إلى نادي تعري ذكري لحانة |
| Önemli değil. Sen bizi final bölümüne getirdin. | Open Subtitles | لا يهمّ فقد جلبتنا إلى الفصل النهائيّ |
| - Niye bizi buraya getirdin? | Open Subtitles | إذن لماذا جلبتنا إلى هنا؟ |
| Bizi buraya boşuna getirdin. | Open Subtitles | لقد جلبتنا هنا من أجل لا شيء |
| Hepimizin içinde yaşıyor o Bizi buraya getirdi çünkü | Open Subtitles | و هي تسكن بكل فردٍ منّا و قد جلبتنا إلى هنا لسبب |
| Tardis bizi uzay gemisinin ilk indiği zamana getirdi. | Open Subtitles | التارديس جلبتنا لأول مكان هبطت فيه السفينة |
| YTÖE kontrolden geçmemiz için bizi acile getirdi. | Open Subtitles | الوحدة الخاصة جلبتنا لوحدة طوارئ لفحصنا |
| Bizi buraya getirdi çünkü | Open Subtitles | و قد جلبتنا إلى هنا لسبب |
| Bizleri buraya getiren, birbirimizle ilişki kurma yollarını seçiyoruz. | TED | اخترنا طرقاً لنرى بعضنا البعض والتي جلبتنا إلى هنا. |
| Annem bir anda paniğe kapıldı: "Bizi yanlış yere getirdiniz. Bizi Avustralya'ya götürün." | TED | كانت أمي تقول فجأة و بذعر، "لقد جلبتنا الى المكان الخاطئ، لا بد أن تعيدنا الى استراليا" |
| Crystal, neden ikimizi de ofisine çağırdın? | Open Subtitles | (كريستل) ، لماذا جلبتنا نحن الاثنين في مكتبك؟ |
| Annemin bizi Portland'a getirmesinin ana sebeplerinden biri o. | Open Subtitles | إنها أحد الأسباب الرئيسية التي بسببها جلبتنا أمنا إلى بورتلاند. |