| İşte, harika. İstihkakınızı getirdim, ikramımız. | Open Subtitles | تفضلي ايها الجميلة جلبتُ لكِ سي راشينس على حسابي |
| Sana biraz taze pişmiş kurabiye getirdim. | Open Subtitles | لقد جلبتُ لكِ بعضٍ من الكعك المُحمص الطازج. |
| İnanması kolay bir şey değil sonuçta. Bu yüzden yardımcı olacak bir hediye getirdim. | Open Subtitles | يصعب تقبّل الأمر ولهذا جلبتُ لكِ هديّة لتساعدك |
| İlişkimizi bir sonraki seviyeye taşımak istediğimi kanıtlamak için Sana yüzük aldım. | Open Subtitles | وفقط لأثبت لك أنّي أودّ أخذ الأمور للمستوى التّالي، جلبتُ لكِ خاتمًا. |
| Ayrıca çikolata kaplı Pretzel aldım belki tatlı ve tuzluyu birarada seviyorsundur. | Open Subtitles | وشوكولا, أيضاً جلبتُ لكِ شوكولا مغطّاة بالفطائر في حال أحببتِ الحلو والحار سويّة. |
| Karnına iyi gelir diye muzla su getirdim. | Open Subtitles | لقد جلبتُ لكِ موزةً وبعضُ الماء لكيّ تساعدَ معدتَكِ لتكون أفضل. |
| Ama... size gününüzü aydınlatacak bir şey getirdim. | Open Subtitles | لكني جلبتُ لكِ شيئاً سيجعل يومكِ حافلاً |
| Sana yiyecek bir şeyler getirdim çünkü düşündüm ki sen... | Open Subtitles | جلبتُ لكِ طعاماً لتتناوليه , لأنني ... فكرتُ بأنكِ لم تتناولي |
| Sana sarı gözlü bir serinletici getirdim. | Open Subtitles | جلبتُ لكِ مشروب ذو العيون الصفراء |
| Bu arada bende Sana birşeyler getirdim. | Open Subtitles | في الوقتِ الحالي، جلبتُ لكِ بعض المؤنِ. |
| Kasanızı ve bilgisayarınızı getirdim. | Open Subtitles | لقد جلبتُ لكِ خزنتكِ و حاسبوكِ. |
| Sana sıcak çikolata getirdim. - Çok sıcakmış. | Open Subtitles | جلبتُ لكِ شوكولاته ساخنة ساخنة.. |
| Sanırım istediğin her şeyi getirdim. | Open Subtitles | أعتقد أني جلبتُ لكِ كل ما أردتيه. |
| Sana bir şey getirdim, üzerinde mavi bir şey olmadığı gözüme çarptı. | Open Subtitles | جلبتُ لكِ شيئاً... في حال لمْ يكن لديكِ شيء أزرق. |
| Sana yeni yatak takımı aldım ve kendime oduncu pijamalarından aldım. | Open Subtitles | جلبتُ لكِ فراش جديد، ولي أنا جلبتُ بجامات جديدة.. |
| Sana çiçek alacaktım ama uçağa almıyorlarmış o yüzden yerine bunu aldım. | Open Subtitles | كنت سأجلب لكِ زهور لكن غير مسموحلهاعلىمتن الطائرة.. لذا، جلبتُ لكِ هذه بدلاً عن ذلك. |
| Neden Sana hediye aldıysam, Sana şimdi birşey vereceğim salak şey | Open Subtitles | الأمر الجنوني هو أنني جلبتُ لكِ هدية و الآن لن أعطيكِ شيئًا، حمقاء |
| Ve ohh, Sana çerez almayı düşündüm, Çünkü çerez olmadan film berbat olurdu fakat tatlı ya da tuzlu mu seversin bilmiyorum, o yüzden Pretzel aldım ve... çikolata aldım. | Open Subtitles | وأردتُ أن أجلب لكِ وجبات خفيفة لأنّ مشاهدة الأفلام دون وجبات خفيفة مملّة. ولكنّي لم أدرِ إذا ماكنتِ تحبّين الحلو أو الحار, لذا جلبتُ لكِ فطائر محلاة, |