İçinden geçenleri korkusuzca söyleyen iyi bir Katolik olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلَم بِأنَك رَجُل كَاثُولوكِي جَيد الَذِي لم يخَاف ضَميره أبَدا مِن الكَلام |
Bunu söylemek bana düşmez Madam ama birbirimizi gayet iyi tanıyoruz. | Open Subtitles | إنَه ليسَ مكَانِي لِقول ذَلك سيدتى لكِن رُبما نعرِف بعضُنا البَعض بِشكل جَيد |
Baba, eğer onunla tanışsaydın, onun ne kadar iyi, ince ve dürüst biri olduğunu görecektin. | Open Subtitles | أبِي، إذَا إلتَقيتَ بِه سوَف تَرا بِأنَه ورجُل صَادِق جَيد ولَطِيف |
Majestelerinin istihbaratı çok iyi. | Open Subtitles | فَخامتُك، عَلى عِلم بشكِل جَيد التَهِديد لغَزو الأتَراك في الوَاقَع |
Artık gerçek ortaya çıktı bu iyi şeylerin habercisi. | Open Subtitles | . الحقيقةمَوجودةالأن... لذا هذا يُعتبر سبب جَيد. |
- Arka arkaya iki gece mi? - Jimmy'yle birlikte iyi bir takım oldular. | Open Subtitles | . هذه ثانى لَيلة عَلى التوالى _ . هُو وجيم فريقٌ جَيد - |
Allahım, adam kahrolası iyi bir hayat sürüyor! | Open Subtitles | ! ياإلهي، إنَه يكَسب معَاش جَيد |
Bence gayet iyi hizmet ediliyor Sör John. | Open Subtitles | أعتَقِد بِأنِي جَيد جداَ ، سَيِد "جون" |
Diğer yandan Trafikte ki çocuklar da iyi. | Open Subtitles | فيتنظيمالمرور,إنهم رجال جَيد . |
New York'ta iyi iş başardın, Marcus. | Open Subtitles | لقد قُمت بعمل جَيد في "نيويورك", (ماركوس) |
İyi dedin. | Open Subtitles | . نداء جَيد |