Şu anda bir uçurumun kenarında Güneş Sistemi'nin gizemli dış bölgelerine bakıyoruz. | Open Subtitles | ..نحن الآن نقف على حافة الهاوية ونمد بصرنا لمناطق النظام الشمسي البعيدة الغامضة |
Kalbime girdiğin o andan itibaren hep bir uçurumun kenarında duruyordum. | Open Subtitles | بعد اللحظة التي دخلتي بها إلى قلبي لقد كنت دائماً أقف على حافة الهاوية |
Böylece uzun bir mesafe koşarak bir uçurumdan atladım. | TED | كان الأمر بمثابة قفزة سريعة قفزة من على حافة الهاوية. |
Benim hiç veremediğim mutluluğu veriyordu ama aynı zamanda onu uçurumun eşiğine sürükledi. | Open Subtitles | أعطاها السعادة التي لم أستطع أنا تقديها لها. لكنه أيضا قادها إلى حافة الهاوية. |
Karar vermek için biraz daha beklersen hepimiz seni uçurumda yürüteceğiz dedi. | Open Subtitles | إن استغرقتِ دقيقة أخرى لتتخذي قرارك فسوف نسير جميعاً على حافة الهاوية |
Bir hafta içinde beni uçurumun kenarından aldığını fark ettim. | Open Subtitles | خلال أسبوع, شعرت أنها أعادتني من حافة الهاوية |
Kendi kızının hayatını riske attın ve çizgiyi aşan ben mi oluyorum? | Open Subtitles | انك وضعتك ابنتك الوحيدة على حافة الهاوية ولم تشركنى بهذه المهمة |
Kapsamlı bir araba tamiri yaptır, uçurumun kenarına geliyorsun. | TED | ولو احتجنا إصلاح خلل بالغ في السيارة سنكون وقتها على حافة الهاوية. |
Her gün, uçurumun kenarındaydı. | Open Subtitles | كلّ يوم، يُسابق نحو حافة الهاوية. |
Bu şirket uçurumun kenarında. Para kan kaybediyor. | Open Subtitles | هذه الشركة على حافة الهاوية وهي تنزف المال |
uçurumun kenarında duruyorsun, Pete. | Open Subtitles | اذا خربت منزل لوكاس ستكون على حافة الهاوية . بيت |
uçurumun kenarında onların bizi atmasındansa kendi ellerimizle kendimizi atmamız daha onurluca olur. | Open Subtitles | على حافة الهاوية من الأكرم لنا أن نقفز مختارين لا أن يتم دفعنا فيها دفعا |
Bu gazete uçurumun kenarında. | Open Subtitles | ,هذه الصحيفة, كما تعلمين على حافة الهاوية بالفعل |
Dengesiz eğilimleri olan kişi için, satranç, bir manyaklık haline geliyorsa, uçurumdan düşmesine az kalmış demektir. | Open Subtitles | الفرد مع نزعة غير متزنة من الممكن ان يكون مهووس بالشطرنج ويرمي نفسه من حافة الهاوية |
Hoşlandığım için onu uçurumdan aşağıya ittim. | Open Subtitles | دفعت بها الى حافة الهاوية بيتهـــا مدرستها |
Ama bazı araştırmacıları endişelendiren, halihazırda yok oluşun eşiğinde olan türler için gürültü, onları uçurumdan iten son dokunuş olabilir. | TED | لكن ينتاب بعض الباحثين القلق بشأن فصائل مهددة بالانقراض تقف على حافة الهاوية فعلاً، قد تصبح الضوضاء كافيةً لأنْ تُودي بحياتهم. |
Dünya ve Mars birbirlerini savaşın eşiğine getirdikleri için şimdi barışa gidecek bir yol bulmak zorundalar. | Open Subtitles | الارض والمريخ دفعو بأنفسهم إلى حافة الهاوية وسيكون عليهم العثور على مسار للسلام |
Bu ülkeyi bu işin eşiğine kadar sürükledi. | Open Subtitles | لقد دفع هذه الدولة على حافة الهاوية |
...belki de bir uçurumda olduğunun farkına varıyor. | Open Subtitles | ربما يدرك فجأة أنه يقف على حافة الهاوية |
uçurumun kenarından kurtardım seni. | Open Subtitles | لقد سحبتُكِ من حافة الهاوية. |
Kendi kızının hayatını riske attın ve çizgiyi aşan ben mi oluyorum? | Open Subtitles | --- مازلنا لا نستطيع ان نستوعب بأنك وضعت ابنتك على حافة الهاوية |
Bu sefer, ailemizi uçurumun kenarına sürükledin, ve son dakikada hepimizi kurtardın. | Open Subtitles | مرةً أخرى تضع عائلتنا على حافة الهاوية و في آخر دقيقة تنقذنا جميعاً |
O ise uçurumun kenarındaydı. | Open Subtitles | وهي على حافة الهاوية |