Kahverengi bir şey giyip koltuğa oturursan kimse orada olduğunu bile anlamaz. | Open Subtitles | لو ارتديتِ ملابس بنية وجلستِ على الأريكة لن يعرفوا حتى أنكِ هناك |
Onu aradığını bile bilmiyordum. | Open Subtitles | أترين؟ لم أكن أعلم حتى أنكِ كنتِ تبحثين عنها. |
Sen aptalsın. Prenses Vossaheen'in soyadını bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ غبية، حتى أنكِ لا تعرفين .. اسم عائلة الأميرة فوساهين |
Sebebinin sen olduğunu bilmiyorsun bile. En ufak bir fikrin bile yok. | Open Subtitles | أنتِ لا تعرفين حتى أنكِ السبب ليس لديكِ فكرة |
Dürüst olmak gerekirse benden hoşlandığınızdan bile emin değildim. Neden biliyor musun? | Open Subtitles | لأكون صادق معكِ , لم أتأكد حتى أنكِ تحبيني |
Bir mağaza ihtiyacınız olduğunun asla farkında bile olmadığınız şeylere karşı içinizde bir arzu uyandırabilir. | Open Subtitles | المتجر بإماكنه إيقاظ رغبتكِ في الأشياء التي لم تكوني تعلمين حتى أنكِ بحاجتها |
Aldığımızda bir dileğe ihtiyacın olduğunu bile bilmiyorduk. | Open Subtitles | و نحن لم نعرف حتى أنكِ كنتِ تريدين أمنية عندما اشتريناها |
Test bile yaptırmayacaksın yani. | Open Subtitles | حتى أنكِ ترفضين الخضوع للكشف الطبي أولاً |
Bu benim sorumluluğum. Onun burada olduğunu fark etmeyeceksin bile. | Open Subtitles | تلك مسؤوليتي حتى أنكِ لن تلحظي وجودها هنا |
Tam şu kadar bir sepet çikolata bile almışsın! | Open Subtitles | حتى أنكِ أحضرتي سلة شيكولاتة بهذا الحجم؟ |
Tatlım, o kadar büyük ki yalnız olduğunu bile fark etmeyeceksin. | Open Subtitles | عزيزتي، إنه كبير جداً، لن تلاحظي حتى أنكِ وحيدة. |
Biriyle görüştüğünü bile bilmiyorduk. | Open Subtitles | لا نعلــم حتى أنكِ كنت تواعدين أحــدا ما. |
Başkasının evinde kalıyorsun burada ben bile misafirken birkaç gün kalman gerekiyorken umrunda olmuyor. | Open Subtitles | أنتِ لا تهتمين حتى أنكِ تعيشي في شقة شخص أخر حتى أنا مجرد ضيفة هنا |
O kadar uzun süredir o yaralarla yaşıyorsunuz ki artık orada olduklarını bile unuttunuz. | Open Subtitles | لقد عشتِ معهم لوقتاً طويلاً، حتى أنكِ لا تعلمين بوجودهم بعد الآن. |
Aynen. Bütün gün yüzüme bile bakmadın. | Open Subtitles | بالظبط، حتى أنكِ لم تنظري إلى طيلة اليوم |
Aklından bile geçirdiğini düşünmediğim üniversitelerden gelen kabul mektupları. | Open Subtitles | هذه رسائل القبول من الجامعات أنا لم أعلم حتى أنكِ أخذتها بعين الإعتبار |
Sıranın önüne geçiyorsun, hemşireleri çalıyorsun ameliyat tahtasını bile yeniden ayarladın. | Open Subtitles | لقد تجاوزت الصفوف وسرقتِ الممرضات حتى أنكِ أعدتِ ترتيب لوحة غرفة العمليات |
Hatta Lauren'in çalışma saatlerini bile değiştirdiğimi biliyorsun | Open Subtitles | حتى أنكِ تعرفين أنني من ينقل نوبات "لورين" |
- Her neyse, anne. Hem sen Yahudi bile değilsin ki! | Open Subtitles | لايهم يا أماه، حتى أنكِ لستِ يهودية. |
Kendinin olabileceğini bile düşündün. | Open Subtitles | و حتى أنكِ فكرتِ بأنكِ قد تكونين الطفل |