Hiç önemi yok, efendim. Okyanusta bir damla bile değil. | Open Subtitles | اوو سيدى العزيز ، انها حتى ليست نقطة فى محيط |
Aklını mı kaçırdın? Ben NATO İrtibat'tanım. Burası benim ülkem bile değil. | Open Subtitles | هل فقدت عقلك، انا ضابط ارتباط لحلف الناتو أنها حتى ليست بلدي. |
Ve yerel ekonomiye ve iş geliştirme konusuna olan yaklaşımları o kadar sakat ki, komik bile değil. | TED | ومناهجهم في الاقتصاد المحلي وتنمية الوظائف ضعيفة للغاية، فهي حتى ليست ظريفة |
Bu onun kavgası bile değil. Hepsi o aptal kardeşinin suçu! | Open Subtitles | إنها حتى ليست معركته كل هذا بسبب أخطاء أخيه الغبى |
Başka bir yol denemeye cesaretiniz bile yok. | Open Subtitles | او اي شي آخر يجعلك تكونين في المجال الذي اخترتيه حتى ليست لديكي الشجاعه لتجربة امر آخر |
Hatta soğuk bile değildi, ve belli ki parmağımı içine sokmuşum,... | Open Subtitles | إنها حتى ليست باردة للغاية، ولقد وضعت إصبعي فيها، |
Elimdeki bir kronometre bile değil, bir ateş ölçer. | Open Subtitles | هذه حتى ليست ساعة مؤقتة إنه مقياس رقمي لدرجة حرارة |
Üzgünüm. Bu gerçek bir korsan gemisi bile değil. | Open Subtitles | اسف صديقي , هذه حتى ليست سفينة قراصنة صالحة , ذكاء ؟ |
Owen'lar beni buraya bir dostumla buluşmaya davet etti ama arkadaşım burada bile değil. | Open Subtitles | عائلة أوين دعونى لمقابلة صديقتى و هى حتى ليست موجودة هنا |
Geceleri çalışırım. Burası departmanım bile değil. | Open Subtitles | أنا أعمل في الليل وهذه حتى ليست وحدتي |
Bu benim arabam bile değil. | Open Subtitles | أوه, يا رجل, هذه حتى ليست سيارتي |
Hatta yaşamımızın yarı süresi bile değil. | Open Subtitles | إنها حتى ليست نصف أسعد أيام حياتنا |
İngilizce bile değil. | Open Subtitles | إنها حتى ليست مكتوبة بحروف إنجليزية |
İyi de bu baca bile değil, Baba. O bir yolunu bulur. | Open Subtitles | إنها حتى ليست مدخنة ، يا أبي - أوه ، إن له وسائله الخاصة - |
Burası benim kilisem bile değil. MySpace'de gördüm burayı. | Open Subtitles | هذه حتى ليست كنيستي رأيت ذلك على موقعي |
"Erkek arkadaş" doğru kelime bile değil. | Open Subtitles | اوه ,نعم ,لكن "حبيب" حتى ليست الكلمة المناسبة |
Hem bu şey gerçekten benim bile değil ki açayım. | Open Subtitles | أنها حتى ليست منجماً ,لكي أفتحها |
Bu ayakkabılardan bazıları onun ayağına uygun bile değil. | Open Subtitles | بعض هذه الاحذية حتى ليست مقاسه |
Yani, iyi bir aktris bile değil. | Open Subtitles | أعني، أنها حتى ليست ممثلةٌ رائعة |
Burası Hollywood bile değil seni cahil köylü. | Open Subtitles | أنها حتى ليست هوليود أيها الشخص الجاهل |
Başka bir yol denemeye cesaretiniz bile yok. | Open Subtitles | او اي شي آخر يجعلك تكونين في المجال الذي اخترتيه حتى ليست لديكي الشجاعه لتجربة امر آخر |
Daha 40 yaşında bile değildi. Hayatının yarısını bile etmiyor. | Open Subtitles | هو حتى لم يبلغ الاربعين اعني هذه حتى ليست نصف العمر |