Savaşa giden her erkeğin bir demir haçı olması gerektiğini söylemişimdir. | Open Subtitles | قلت ذلك بأنّه يجب على كلّ رجل في الحرب أن يحظـى بصليب حديدي |
Her bir demir parmaklıkta, içine çelik dökülmüş, ekstra altı taş gibi parmaklık var. | Open Subtitles | كُل حاجز لديه ستة عوارض أصغر وأقصي موضوعه في أنبوب حديدي مدعم بالفولاذ. |
Her bir demir parmaklıkta, içine çelik dökülmüş ekstra altı taş gibi parmaklık var. | Open Subtitles | كُل حاجز لديه ستة عوارض أصغر وأقصي موضوعه في أنبوب حديدي مدعم بالفولاذ. |
metal bir kutunun içinde ateş etmekten daha mantıklı değil mi? | Open Subtitles | هذا أكثر منطقية من إطلاق النار داخل صندوق حديدي, أليس كذلك؟ |
Araba koltuğunun altında bir demir saklar, o mafya adamlarından... korkmuyormuş gibi yapmaya uğraşırdı. | Open Subtitles | يحتفظ بمفتاح حديدي تحت مقعده و يبذل قصارى جهده كي لا يبدو خائفا امام عملائه |
Göktaşının yüzeyi çoğunlukla demir ve botlarınız manyetik, yani uzaya fırlamamanız lazım. | Open Subtitles | إن سطح الكويكب حديدي في الغالب وأحذيتكم ممغنطة لذا لا يجب أن تذهبوا بسرعة للفضاء |
Onun söylediği gibi "demir Kalemde 55" | Open Subtitles | إن الخريطة هناك , حين قال خمسة وخمسون في قلم حديدي |
Şu an demir bir kafeste tıkılıp kaldın. 70 kat yukardasın ve altında boşluk dışında hiçbir şey yok. | Open Subtitles | و لكنك الآن داخل صندوق حديدي معلق على ارتفاع 70 طابقاً ولا شيء تحتك سوى الهواء |
1700'lerde mezar soyguncuları Güneyli Albay'ın dökme demir tabutunu yağmalamış. | Open Subtitles | تعلم في السبعينات أغاروا سارقي القبور على قبر حديدي لعقيداً جنوبياً |
İç Savaş askeri olarak giyinmiş bir denizci, misket tüfeğiyle vuruluyor ve 140 yıllık antika bir demir tabuta diri diri gömülüyor. | Open Subtitles | بحار يرتدي ملابس جنود الحرب الأهلية أصيب بطلقة حديدية ثم دفن حياً في قبر حديدي عمره 140 عاماً |
Yanık tabakayı metalik demir parçacıklarıyla kapladım. | Open Subtitles | لقد أصقلت الركيزة المحروقة بسائل معدني حديدي |
Bir kez demir çekirdek oluştu mu çok hızlı bir şekilde denge bozulur saniyenin binde birinde bir milisaniyede içine çöker Dünya büyüklüğünden Manhattan'ın büyüklüğüne. | Open Subtitles | ،بمجرّد وجود لُبّ حديدي ،وبمجرّد أن يختلّ توازنه فإنه ينهار في واحد من الألف من الثانية مللي ثانية، من حجم الأرض |
Hepsinin de birer katı, sıcak demir çekirdekleri sıvı demir ile çevrelenmiş bir katmanları ve erimiş kaya ile sarılı bir yapıları vardı. | Open Subtitles | لديها لب حديدي ساخن صلد محاط بطبقة من الحديد السائل |
Dünyanın üzerinde oturan Aygır'ın demir koltuklara ihtiyacı yoktur. | Open Subtitles | فحل الخيل الذي يعتلي العالم لا يحتاج لكرسي حديدي |
Kafasında çelik plaka olan bir gazi. | Open Subtitles | انه جندي عريق لقد كان يملك طبق حديدي على رأسه |
Evet! metal kutunun içinde siper almamız! | Open Subtitles | أجل, أخذ موقع دفاعي داخل صندوق حديدي, أجل |
Kelepçeler, herhangi bir metalden yapılanlar metal yorulmasına karşı savunmasızdır. | Open Subtitles | الأصفاد , كأي شئ حديدي تصبح ضعيفة , عند إرهاق المعدن |
Sadece yerli arabaları kullanırım, Tennessee'de pek dalga olmaz ve ilk Ironman yarışımı da geçen sene bitirdim. | Open Subtitles | أنا اشتري الامريكية فقط.. وليس هناك أمواج كافية في تينيسي وانتهيت من أول رجل حديدي العام الماضي |
Bu küvet demirden, patlamaya dayanır. | Open Subtitles | انه بانيو حديدي قوي سيقاوم جزء كبير من الانفجار |
Buna karşı koyabilmek için çelikten kemikli taştan bir adam olmak gerekir. | Open Subtitles | يحتاج المرء إلى أن يكون صخرة ولديه عظم حديدي ليقاوم ذلك |
Annem ocak demiriyle vurmuştu. | Open Subtitles | ضربتني أمي بمنخاذ حديدي |
Alan, büyük bahis oynamazsan kayıplarını kapatamazsın, ve kayıplarını kapatamazsan, lastik levyesi olan kocaman bir adam senin adresini bir haritaya işaretler, sen de kadın elbiseleri içinde gizlice meksika sınırına kaçmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | (ألين) إذا لم تراهن بمبلغ كبير لن تستطيع تغطية الخسائر. وإن لم تستطيع تغطية الخسائر... رجل كبير مع إطار حديدي... |