| Tek yapman gereken bu numaraları girmek ve özgür olacaksın. | TED | كل ما عليك فعله هو إدخال هذه الأرقام وستكون حراً. |
| Size, kötü durumdaki masum bir adamın bir kuş kadar özgür oluşunu göstereyim. | Open Subtitles | و سوف أريكم محنة الرجل البريء الذي يتوق إلى ان يكون حراً كالطائر |
| Çünkü sizler özgür olmadıkça, bu makine sizi sindirmeye devam edecek. | Open Subtitles | إذ أنك لو ما كنت حراً ستمتنع الماكنة عن العمل مطلقاً |
| O söylenmesi gerekenleri söylemedi, bu yüzden müvekkili serbest kaldı. | Open Subtitles | لايقول ماهو مَنْ الضَّرُوري أَنْ يُقالَ حتى يكون موكله حراً |
| Ünvanı boş ver. Eğer seni bulamayacağım bir yere gidersen özgürsün. | Open Subtitles | إنس أمر البطولة،إذا إختفيت في مكان لا استطيع إيجادك فيه ستصبح حراً |
| Tüm yapmam gereken senin öldüğünü görmeye yetecek kadar özgür kalmak. | Open Subtitles | كل ما علي فعله هو أن أبقى حراً حتى أراك ميتاً |
| beni ölüme terkedebilir ve sonra özgür bir adam olurdun | Open Subtitles | كان بإمكانك تركي أموت عندها سكتون حراً بمغادرة هذا المكان |
| Sonra da istediğin yere gitmekte özgür olursun. Buraya gelebilirsin mesela. | Open Subtitles | حينّها، ستكونُ حراً للذهاب أينما شئت، مثل هنا، على سبيل المثال |
| O adada bırakabilir ve bugün özgür bir adam olabilirdim. | Open Subtitles | ربما تركتك في تلك الجزيرة وسأكون رجلا حراً ذاك اليوم |
| Sayenizde sadece özgür olmakla kalmadı bir de suç şebekesini genişletti. | Open Subtitles | وبفضلكم ، هو ليس طليقاً حراً فقط لكن إمبراطورية إجرامه تتوسع |
| Sayenizde sadece özgür olmakla kalmadı bir de suç şebekesini genişletti. | Open Subtitles | وبفضلكم ، هو ليس طليقاً حراً فقط لكن إمبراطورية إجرامه تتوسع |
| Daha çok oynadıkça zihnim o kadar özgür oluyor. | TED | وكلما لعبت أكثر، كلما غدا عقلي حراً أكثر. |
| Bu yüzden ilk adımlarıma sanki onlar son milimdeki adımlarımmış gibi yaklaştım ve özgürlüğü keşfetmek için özgür olmanıza gerek olmadığını keşfettim. | TED | لذلك بدأت خطواتي الأولى وكأنها الأخيرة. وأدركت أنك لست بحاجة أن تكون حراً لتشعر بالحرية. |
| Her topluluk propagandaları gerçek olarak kabul etmeye açıktır ve propagandanın gerçeği değiştirdiği hiçbir toplum gerçek anlamda özgür olamaz. | TED | إن كل مجتمع ضعيف في أن يصدق الدعايات كحقيقة حيث إن كل مجتمع تفشى فيه الدعاية الكاذبة لا يمكن أن يكون حراً حقاً |
| Diyojen sürgündeyken, başkalarının fikirlerini ve toplumun başarı kıstaslarını reddederek özgür olabileceğine karar verdi. | TED | في المنفى قرّر ديوجين أنه من خلال رفضه آراء الآخرين والتدابير المجتمعية للنجاح.. يمكن أن يكون حراً فعلاً. |
| Asılacağı sanılıyordu. Ama kuzeyde, cezası hafifletildi, ve şimdi artık özgür biri. | Open Subtitles | ولكن المحكمة الشمالية عفت عنه والآن أصبح حراً |
| Bunu yapmasaydım, şimdi belki serbest kalıp ailesiyle beraber olacaktı. | Open Subtitles | لو لم أفعل, فلربما كان حراً الآن بمنزله مع عائلته |
| Sana kalsa, şeytanın hizmetkârına daha fazla kötülük yapması için serbest bırakacaksın. | Open Subtitles | أما رأيك سيطلق سراح وكيل للشيطان يمشي حراً للقيام بالمزيد من الخبائث. |
| Senin görevin bu ve sonra da özgürsün. | Open Subtitles | هذه أخر مهمة أكلفك بها ثم تنطلق بسلام و تكون حراً |
| Büyüdüğüne şüphe yok, ama gökyüzünde özgürce uçan genç bir atmaca ile karşılaştırabilmen için önünde uzun bir yol var. | Open Subtitles | مازال يكبر والطريق أمامه طويلاً قبل أن تقارنه بصقر يحلق حراً فى السماء |
| Başpiskoposun utanç duymaması için senin buradan hür bir adam olarak çıkman gerek. | Open Subtitles | إذا كانت الأسقفية تريد تجنب الإحراج يجب عليها إخراجك من هنا رجلاً حراً |
| 9 ay ssonra nihayet özgürüm. | Open Subtitles | تسعة أشهر اخري وسأكون حراً العمدة القادم سينتخب |
| Sığır ve kadınları çaldı. Oklar ona işlemiyordu. Bir kurt kadar özgürdü. | Open Subtitles | الأسهم لا يمكنها هزيمته لقد كان حراً كالذئب |
| Onu dışarıda canlı görmektense ölü olarak görmeyi yeğlemez miydin? | Open Subtitles | ألا تفضلينَ رؤيتهُ ميتاً على رؤيتهِ حراً على قيد الحياة |
| Deckert başkan olursa, özgürlük uzun süre bedava olmayacaktır. | Open Subtitles | لأن ديكيرت سوف يسيطر على كل هذا والحر لن يبقى حراً |
| İrlanda bir dönüm noktasına geliyor, bunun bir parçası olmam gerek, ...ama benim için yaptıklarınızı biliyorum, özgürlüğümü sağladınız. | Open Subtitles | لكن أيرلندا تنمو الآن ، وأنا بحاجة لأن أكون جزءاً من ذلك لكني أعرف ما قمت بهِ من أجلي أنا أعلم بأنك أبقيتني حراً |
| - özgür olacak, sokaklarda yürüyecek. - Pek sayılmaz. | Open Subtitles | سوف يكون حراً يتسكع بالشآرع , ليس كذلك |
| Ardından serin bir dokunuş ve sıcak bir öpücükle artık gerçekten özgürdüm. | Open Subtitles | و هكذا، مع لمسة باردة, و قبلة دافئة, كنت حراً بحق. خالد. |
| Her gün bizi Kasıma daha da yaklaştırıyor o adamın serbestçe dolaştığı her gün, aleyhimize atılan bir çentik daha demek. | Open Subtitles | كل يوم يقربنا من تشرين الثاني كل يوم يبقى فيه هذا الرجل حراً هو فشل آخر |
| Ve hala elini kolunu sallayarak dolaşıyor. | Open Subtitles | ومازال حراً طليقاً |