Şunu bil ki burada özgürsün, İstediğin zaman girip çıkabilirsin. | Open Subtitles | اود ان تعرفي انك حرة هنا يمكنك ان تتجولي حيث تشائين |
Artık özgürsün. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü arasında seçim yapmakta özgürsün. | Open Subtitles | أنتِ حرة في الإختيار بين الحق والباطل، الخير والشر |
özgürüm ve sen ilk değilsin. | Open Subtitles | أنا حرة وسعيدة, وأنت لست أول من أفعلها معه. |
Ama ben şu an bile konuşabilirim. Bu dehşetle bir başıma mezara gömüldüğümden bu yana ilk kez bu kadar özgürüm... | Open Subtitles | لا يمكنني التحدث الآن، أنا حرة للمرة الأولىعندمادفنتمعهذاالإرهابي.. |
Bu, gardiyan gitmekte özgürsün dediğinde onu sorgulamak gibi bir şey. | Open Subtitles | هذا مثل استجواب حارس السجن عندما يقول أنتِ حرة للذهاب. |
"O pantolonun içinde çok şişman gösteriyorsun." Gitmekte özgürsün. | Open Subtitles | انتي سمينة جدا في ذلك البنطال انتي حرة للانصراف |
Parayı alınca, istediğin yere gitmekte özgürsün. | Open Subtitles | عندما أحصل على نقودى فأنت حرة تفعلين ما تريدين |
Sahip olamayacağım şeylere sahip olmakta özgürsün. | Open Subtitles | إنكِ حرة لتحصلي على ما لا يمكنني الحصول عليه |
Git bir dip boyası yaptır şekerim, artık özgürsün! | Open Subtitles | فاذهبي لتسريح شعرك أيتها الحبيبة إنك حرة الآن |
Nihayet özgürüm, teşekkürler Yüce Tanrım, nihayet özgürüm. | Open Subtitles | حرة أخيراً, حرة أخيراً. أشكرك يا الهى أنا حرة أخيراً |
Buna özgüven derler. İlk kez duygularımı bastırmıyorum. özgürüm. | Open Subtitles | تُسمى ثقة بالنفس، لأول مرة، لا أقمع مشاعري، أنا حرة |
bu yüzden yaşadıklarımı kitap olarak yazmakta özgürüm. | Open Subtitles | هذا حكم بأنه غير دستوري لذا أنا حرة بقراءة كتب عن هذا |
Bekle de gör. Bir ay sonra rüzgar kadar özgürüm. | Open Subtitles | انتظري فحسب ، بعد شهر واحد سأصير حرة كالرياح |
ve sen Rachael'e gidersen, Bonnie bu akşam boş. | Open Subtitles | و اذا ذهبت مع رايتشل هل ستكون بونى حرة الليلة؟ |
hür Osterlich'e göçeriz. | Open Subtitles | نستطيع الذهاب إلى أوسترليتش انها ما زالت حرة |
Kocanız bana istediğimi verir vermez, özgürsünüz. | Open Subtitles | أريد ما يعطيني زوجك حالما للذهاب حرة أنتِ |
Sen ikimizi ayıracak büyük özgürlük gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | حَسناً، أنت ِتبدين مثل امرأة كبيره حرة لى ول مجموعه طاقمى. |
Ülkemizin istilası... bağımsız bir ülkeye karşı yapılmış... bir saldırıdan başka bir şey değildir. | Open Subtitles | ان احتلال بلادنا يعد شكلا واضحا من أشكال العدوان على بلد حرة |
Orient Ekspres'e binmek üzere Münih'te indiğimizde serbestsin. | Open Subtitles | سنهبط مرة واحدة قرب قطار الشرق السريع أنت حرة بالذهاب |
Cumartesi günü boşum. O zaman deneriz. | Open Subtitles | سأكون حرة يوم السّبت القادم ويمكننا تجربته حينها |
Vahşi atların özgürce koştuğu zamanları, güneşin, gökyüzünün ve rüzgarın adımı seslendiğini hala hatırlıyorum. | Open Subtitles | لا زلت أذكر الشمس والسماء والرياح وهى تنادى باسمى فى ذلك الوقت عندما كانت الخيول البرية تنطلق حرة |
The Village ücretsiz efendim. Onu istiyorsanız gidip kendiniz almalısınız. | Open Subtitles | جريدة صوت القرية حرة يا سيدى, إذا أردت أن تبتاعها فلتفعل |
Meydandaki arkadaşları bir sokak tabelasına "Abbudin'i özgür bırakın" yazdılar diye tutuklanmışlar. | Open Subtitles | و أصدقاؤه بالساحة, قد وسموا لوحة شارع بعبارة "عبودين) حرة", و قد تم القبض عليهم) |
Bana verilmiş olan tüm güçleri sonsuza kadar serbest bırakıyorum. | Open Subtitles | بكل القوة الراسخة مني قوتي تم انتزاعها والى الابد حرة |
Diğer elin boşta kalsın da... belki kıç deliğine sokmak istersin. | Open Subtitles | أترك اليد الأخرى حرة في حال رغبت في لمس الطرف الآخر |
Çok özgürdü, cazibesi vardı. Ona tutuldum. | Open Subtitles | كانت مستقلة حرة وفي طاقتها الجنسية انجذبت لها بعمق |