Dört gün önce çek hesabına tam 15.000 dolar yatırmış. | Open Subtitles | لقد أودع 15 ألف نقدًا في حسابه منذ أربعة أيام. |
Bir tarafım şöyle diyordu: "Tamam, ne zaman Nijerya'daki banka hesabına 10.000 dolar yatırmamı isteyecek?" | TED | جزء مني كان يقول ، حسناً متى سيطلب مني أن أحوّل 10000 دولار إلى حسابه بنكه النيجيري ، أليس كذلك ؟ |
Bir müzik sitesindeki hesabını ele geçirip kart bilgilerini çaldım. | Open Subtitles | اخترقت حسابه على متجرٍ موسيقيّ على الإنترنت وسرقت بطاقته الإئتمانية |
# Banka hesabını kapatmak gibi... # # ...son faaliyetleri, # # onlarla kaçmayı planladığını kanıtlıyor. # | Open Subtitles | آخر نشاطاته كانت اغلاق حسابه المصرفي يُفترض أنه كان يخطط للهرب معهم |
Birinin şifresini tahmin etmek için hesabı kilitleyecek kadar çok deneme yaptığınız oldu mu? | TED | هل سبق وأن حاولت تخمين كلمة المرور لشخص آخر عدة مرات إلى أن أُغلق حسابه ؟ |
- Banka hesabında bir yanlışlık olmuş. | Open Subtitles | إنه في البنك . لقد ارتكبوا ثمة خطأ في حسابه |
Bu yüzden 2 hafta önce hesabından 15 bin dolar çekti. | Open Subtitles | لهذا سبب سحب 15 ألف دولار من حسابه قبل أسبوعين. |
Ne uçak bileti almışlar, ne hesap boşaltmışlar ne de kredi kartı kullanmışlar. | Open Subtitles | لم يشترِ أحدهم تذكرة طائرة أو أفرغ حسابه المصرفيّ أو استخدم بطاقة الائتمان |
Evet, efendim. O araştırma fonlarını kendi özel hesabına yönlendirmiş. | Open Subtitles | نعم يا افندم لقد وضع كل الاموال المخصصة للبحث العلمي عليها في حسابه الخاص |
Ya ölecek ya da hesabına yüklü miktarda para yatırılacaktı. | Open Subtitles | لديه الخيار بأن يقتل او يمكن ان يختار بان يحصل مبلغا كبيرا من المال يودع في حسابه في البنك |
Ödemede sorun olmaması için Ashby'nin payı, kendi deniz aşırı hesabına aktarılmıştı. | Open Subtitles | لضمان اننا لن نذهب الى ويلش فقد حول آشبي حصته الى حسابه الخاص في بنك الشاطئ |
Her akşam en az 212 kişi geliyor. İçkiyi belli oranda koyan makineler kullanıyorum. Ve bütün paranın hesabını tutan bir sistemim var. | Open Subtitles | طلقاتي توزع بالآلة لمنع أي مشروبات مجانية ولدي آلة تحكم داخلي للتأكد من أن كل الكاش تم حسابه |
Özel şirket hesabını kırıp, hesabına girmeliyim bu biraz zaman alabilir. | Open Subtitles | عليّ اختراق حسابه الخاص بالشركة قد يستغرق الأمر بعض الوقت |
Bahse girerim, kasa hesabını tuttuğu bankadadır. | Open Subtitles | كما ااكد لك انها ببنك حيث يوجد حسابه الجاري |
hesabı devre dışı bırakıldı, çünkü bir IŞİD lideriyle aynı soyadına sahip. | TED | تم تعطيل حسابه لأنه يتشارك الكنية مع زعيم التنظيم البارز. |
Bir sonraki banka hesabı Panama'da bu defa Robert Crosthwaite adına. | Open Subtitles | حسابه التالى قد حول الى بنما هذه المره تحت اسم روبيرت كروسويت |
Ama emeklilik hesabında 150.000 dolar vardı ve evin değeri de 350.000 dolar. | Open Subtitles | ولكن كان فى حسابه الشخى حوالى 150 ألف دولار وقيمة المنزل فى حدود 350 ألف دولار |
Öldüğünde, şahsi hesabında 760.000$ vardı. | Open Subtitles | عند موته. كان لديه مبلغ بـ000ر760 في حسابه الخاص. |
O satın almalar şirket hesabından yapılmış, ...fakat "The Big Store" oyununa girmek istiyorsa, ...muhakkak kendi cebinden de ortaya bir şeyler koymak zorunda. | Open Subtitles | حسناً، عمليّات الشراء تلك كانت من حساب الشركة، ولكن عليه السحب من حسابه الشخصي لو أراد الحصول على مال كافٍ للذهاب إلى المتجر الكبير |
İş hesabından büyük miktarda paralar çekmiş. | Open Subtitles | انسحب كميات كبيرة من المال من حسابه البنكي |
O kadar uygunsuzduk ki garson bize ayrı hesap getirdi. | Open Subtitles | كنّا جد غرباء لدرجة أن النادلة ناولت كل واحد كشف حسابه على حدة |
hesaba katmadığım nokta gösterime aldığım arkadaşın kontrolü ele geçirmesiydi. | Open Subtitles | ما لم اعمل حسابه هو عندما ادخلت هذا الرجل في خدعتي لقد سيطر علي تماماً |
Diğer her şey bir yana, pek çok insan kendi hesaplarını yönetecek yeterli tecrübeye sahip değildir, çok az yatırım yaparlar. | Open Subtitles | وهو أن كل شيء متساوي وأغلب الناس ليس لديه خبرة بإدارة حسابه النقدي وبالأحرى إستثماره |
Tetikçiye ödeme yaptığı hesapta 1.1 milyon$ var. | Open Subtitles | إتضح أنه يملك 1.1 مليون دولار في حسابه هذا يفسر ما دفعه للقاتل المأجور. |
Şey, yatırım hesaplarında sadece aile şirketi işlemleri gözüküyor, bir banka hesabında da üsteğmen maaşı aktarılıyormuş, hepsi bu. | Open Subtitles | حسنا حسباته تظهر فقط معاملات من افراد العائلة و حسابه البنكي الوحيد ممول من |
Bağlı olduğu hesaptan düşülüyor. Hiç banka hesabınız olmadı mı sizin? | Open Subtitles | بل تُسحب من حسابه ألم تتعاملا مع البنوك؟ |
Derken Greg o süper havalı saçları ve sivri ayakkabılarıyla ortaya çıkıverdi ve herkese içki ısmarladı. | Open Subtitles | ثم أتى (جريج) مع شعره الجذاب و حذاءه المميز و بدأ بتوزيع مشروبات الجميع على حسابه |
Artık, banka hesabındaki parayı anne babasının ve kardeşlerinin adını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف حسابه المصرفي الآن والديه و أسماء من اشقائه. |