İşin gerçeği Pilar davet etti. Uygun olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ،حسناً، بيلار دعتني . وأنا حسبت أنه سوف يكون رائع |
Çocuğun iyileşeceğini bilmek istersin diye düşündüm. | Open Subtitles | حسبت أنه يهمك أن تعرف أن الصبي سيكون بخير |
Artık bunların hepsinin internette olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | حسبت أنه المصدر الوحيد هو الأنترنت الآن |
Hayır, saatlerdir görmedim. İşte olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لم أره منذ ساعات حسبت أنه في العمل |
Harika bir adam olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسبت أنه رجل لطيف |
Harika bir adam olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسبت أنه رجل لطيف |
Bütün dinlerin tanrıya giden bir yol olduğunu zannediyordum. Yanılmışım! | Open Subtitles | حسبت أنه لا فرق بين عقيدة وأخرى، كنت مخطئاً |
Arkadaşının daha önce buraya gelmediğini söyledin, ben de etrafa bakınmak ister diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد قلت أن صديقك لم يأت هنا أبدا لذا حسبت أنه يرغب بأن يطّلع على المكان |
Bir uyarı olabilir diye düşündüm o da ortaya çıkıp bana saldırınca doğrulanmış oldu. | Open Subtitles | حسبت أنه ربما هو إنذار، وحينما أتت وهاجمتني، أيقنتُ. |
Bunun yapılacak en centilmen davranış olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} حسبت أنه عمل نبيل أقوم به |
Vincent Chase'in kardeşinin menajere ihtiyacı olduğunu okuduğumda onun küçük kardeşi olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما قرأت بريد مفاده أن أخ (فينست تشايس) يبحث عن وكيل حسبت أنه أخوه الصغير |
Harding adını ilk duyduğumda, başkanlık için onun aday olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | عند سماعي (هاردينغ)، حسبت أنه هو المترشح |