Genelde insanların üstünde olabilecek bir şey değil, değil mi? | Open Subtitles | حسناً هذا ليس شيء يمشي حوله العوام أليس كذلك ؟ |
Tamam. Söylediğin en bencilce şey değil ama kesinlikle listenin yukarısında. | Open Subtitles | حسناً, هذا ليس الكلام الأكثر إستغراقاً في الذات مما قلت أبداً |
Ve bir hükümdarı öldürmek görmek istediğimiz bir durum değil mi? | Open Subtitles | وقتل حاكم, حسناً,هذا ليس بشيء نرغب البدأ به الان أليس كذلك؟ |
Şey bu şaşırtıcı değil , ancak biz onları ayrıca dürüstlük, zeka, cana yakınlık, şiddete meyil açısından da yargılamalarını istedik. | TED | حسناً هذا ليس مفاجئا ، ولكننا طلبنا منهم الحكم على المرضى على الصدق ، الذكاء، الود ، العنف. |
Bu doğru değil. Bu sorun olur mu? | Open Subtitles | حسناً هذا ليس صحيحاً هل تلك الهدية مشكلة؟ |
-Onlarla arkadaş olmak zorunda kalacak olan insanlar için üzücü değil. | Open Subtitles | حسناً هذا ليس محزناً بالنسبة للأشخاص الذين يريدون مصادقتهم |
Bu doğru değil, öyle değil mi? | Open Subtitles | حسناً , هذا ليس حقيقي تماماً . أليس كذلك ؟ |
İşte şimdi çizgiyi aştın. Bu hiç komik değil. | Open Subtitles | الآن تعديت الحدود يارجل، حسناً هذا ليس مضحكاً |
Kolay değil, Clark. Ama toprağın bir parçası. | Open Subtitles | حسناً هذا ليس سهلاً كلارك لكنه أمر لابد منه |
Tamam, komik değil, ve biz de bazı gelişigüzel yazılardan bahsetmiyoruz. | Open Subtitles | حسناً هذا ليس مضحكاً ونحن لا نتحدث عن ملاحق عادي |
Burası piknik yapılacak yer değil, ne işiniz var burada? | Open Subtitles | حسناً, هذا ليس مكان للنزهة ماذا تفعلون هنا أيها الرجال ؟ |
Pekâlâ, pekâlâ, bu hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | حسناً حسناً , هذا ليس له أي معنى في الواقع , إنه غباء |
Bu tamamıyla senin suçun sayılmaz, değil mi? | Open Subtitles | حسناً , هذا ليس خطأك كُلياً , أليس كذلك ؟ |
Düşündüğünüz buysa, bu bir kayıt değil. | Open Subtitles | حسناً هذا ليس بتسجيل لو أن هذا ما تسأل عنه |
Bu Laura'nın özel günü değil, senin özel günün. | Open Subtitles | حسناً . هذا ليس يوم لورا المميز هذا يومكِ أنتِ |
Pekala, bu hiç hoş değil, tamam mı? | Open Subtitles | التي تجعلني أتبعها لحانة حسناً هذا ليس لطيف موافق ؟ |
Şaşırtıcı değil. Neredeyse ikiziz. | Open Subtitles | حسناً, هذا ليس مفاجثاً فنحن عملياً توائم |
Oyun gecesine getirebileceğin türden yıldızlar değil onlar, Marcus. | Open Subtitles | حسناً, هذا ليس نوع النجمات التي تجلبها لليلة الألعاب |
Bu önlük değil ama bunu kültürel farkımıza bağlıyorum. | Open Subtitles | حسناً هذا ليس جلباب و لكن سأرجع هذا إلى الأختلاف بين ثقافتنا |
Sadece sirenin işitilemez olduğu için değil, üzerinde ambulans bile yazmıyor ! | Open Subtitles | حسناً, هذا ليس فقط لان صفاراتك لم تكن مسموعة ولكن لإن سيارتك لا تدل على انها إسعاف |