Çoğu kişi şans getiren eşyalar ve doldurulmuş hayvan falan getirir. | Open Subtitles | أتعلم ، معظم الاشخاص لديهم تعويذات حسن الحظ و الحيوانات المحشوة |
Yine de buraya zamanında gelmem büyük şans. | Open Subtitles | وكان من حسن الحظ أنني جئت فيالوقتالمناسب. |
# Şansımıza ki bizi biz yapan şeyleri olumlu gösterebilen bizi güldüren ve ağlatan bir adam var. # | Open Subtitles | ♪من حسن الحظ ان هناك رجل يستطيع بإيجابية ان يفعل ♪ ♪ كل الأشياء التي تجعلنا ♪ ♪نضحك ونبكي♪ |
Bütün numaralarından aradık seni! Şansımıza çağrı numarandan ulaştık. | Open Subtitles | لقد جربت كل أرقامك ومن حسن الحظ أننا وجدنا هذا الرقم |
# Şanslıyız ki bize her şeyi olumlu # # gösterebilecek # # güldüren ve ağlatan adam var # | Open Subtitles | ♪من حسن الحظ أن هناك رجل يمكنه القيام بإيجابية ♪ ♪ بكل تلك الأمور التي تجعلنا ♪ نضحك و نبكي |
Zengin bir adam olduğum için şanslı. Evet, kesinlikle öyle. | Open Subtitles | بالتأكيد انه من حسن الحظ أننى رجل ثرى بالتأكيد |
şansına, çok fazla kanaman yok, böylece biz de plasentayı almak için-- | Open Subtitles | من حسن الحظ أنكِ لا تنزفين بهذا القدر لذا سنتمكن من . . إزالة المشيمة بواسطة |
Allahtan orası bir gözlükçü dükkânıydı hiçbir tanık gerçek bir tanımlama yapamaz. | Open Subtitles | من حسن الحظ كان هذا في مكتب طبيبا للعيون ولن يتمكن اي من الشهود ان يتعرفوا عليك بشكل مؤكد |
Texas Jack'in ortalıkta olmaması şans. O adamı kesin vururdu. | Open Subtitles | من حسن الحظ تكساس جاك ليس موجودا و الا لصوب النيران هلى هذا المتأنق |
şans eseri, eski mürettebatımın çiplerini saklamıştım. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنني احتفظت برقائق طاقمي السابق. |
Bir de aletimi yalar mısın? şans getirsin diye. | Open Subtitles | اتعتقدى انه يمكننى ان احصل على مضاجعة صغيرة من اجل حسن الحظ ؟ |
Şansımıza bizi güldüren ve ağlatan her şeyi olumlu anlatacak bir adam var. | Open Subtitles | من حسن الحظ هنالك رجل يمكنه بشكل ايجابي فعل كل الأشياء التي تجعلنا نضحك ونبكي |
Şansımıza bizi güldüren ve ağlatan her şeyi olumlu anlatacak bir adam var. | Open Subtitles | من حسن الحظ هنالك رجل يمكنه بشكل ايجابي فعل كل الأشياء التي تجعلنا نضحك ونبكي |
Şansımıza bizi güldüren ve ağlatan her şeyi olumlu anlatacak bir adam var. | Open Subtitles | من حسن الحظ هنالك رجل يمكنه بشكل ايجابي فعل كل الأشياء التي تجعلنا نضحك ونبكي |
Şimdiye kadar hiç kimse red etmedi ve Şanslıyız ki kameramızla birlikte kaçan olmadı. | TED | لم يرفض أحد مطلقاً التقاط الصورة .. ومن حسن الحظ لم يجري أحد أيضاً بآلة التصوير بعيداً |
Şanslıyız ki polisler alarmı duyar duymaz geleceklerdir | Open Subtitles | من حسن الحظ أن الشرطة سوف تأتي مباشرة بعد الإنذار |
Zengin bir adam olduğum için şanslı. Evet, kesinlikle öyle. | Open Subtitles | بالتأكيد انه من حسن الحظ أننى رجل ثرى بالتأكيد |
Ama sen kesinlikle ve tartışmasız tanışma şansına eriştiğim en doğru insanlardan birisin. | Open Subtitles | و انت, وانت بكل تأكيد, بكل تأكيد من اكثر الناس الصحيحين وهذا من حسن الحظ ان التقي بكِ |
Allahtan araba falan geçmiyordu ama Don var ya! | Open Subtitles | ومن حسن الحظ لم يكن هنالك سيارات قادمة ولكن دون |
Allah'tan sır saklayamayı beceremiyorsunuz. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنكما لا تقدران على كتم سرّ. |
Şansıma iki hafta sonra evi beyaz karıncalar bastı. | Open Subtitles | و من حسن الحظ أن هجوم النمل الأبيض حدث بعد أسبوعين |
Şansı var ki generalin kucağında büyümüşsün. | Open Subtitles | من حسن الحظ أن الجنرال كان يرتد بك على ركبيته |
İyi ki ceketimi giymişim. Ama cebime nasıl girdi ki? | Open Subtitles | من حسن الحظ أني لبست السترة، كيف وصلت إلى جيبي؟ |
Veteriner tarafından indirilmen de mi şanstı? | Open Subtitles | أكان من حسن الحظ أنّك ضربت من قبل طبيب بيطري؟ |
O zaman şanslısın sana iş verebilecek bir arkadaşın var. | Open Subtitles | حسنًا من حسن الحظ أن لديك صديق يسعه منحك عملًا |
Elektrotermal maddeler kullandığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنكِ تستخدمين سدادات حرارية كهربائية. |
Kızların onu bulması iyi olmuş. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنّ الفتاتن و صلتا هنا، بعد إنتهاء الأمر. |
Bir iyi şanslar öpücüğü alabilir miyim? | Open Subtitles | اذا , اتعتقدى انه يمكننى ان احصل على قبلة صغيرة من اجل حسن الحظ ؟ |