| Sayın Yargıç, erken bir öğle yemeği molası vermemiz mümkün mü? | Open Subtitles | حضرة القاضية كنّا نتسائل إن كان بوسعنا التوقف مبكراً لأجل الغداء |
| Telsizde bir yanlış anlaşılma olmuş Sayın Yargıç hepsi bu. | Open Subtitles | هذا كلهُ من المذياع ؛ حضرة القاضية هذا كل شئ |
| Sayın Yargıç, bu ilişki zaten 2 sene önce bitmişti. | Open Subtitles | حضرة القاضية , تأكدي أن العلاقة إنتهت قبل سنتين |
| Sayın Hakim, bunu kasıtla işlenmiş bir suç olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | يا حضرة القاضية, لا أشعر أن هذه كانت جريمة كيدية |
| Geçmiş olayların listesi elimizde var Sayın Hakim. | Open Subtitles | لديّ لائحة بالأمور التي تبرّر هذا الطلب يا حضرة القاضية |
| Sayın Hâkim, sadece açıklığa kavuşturmak için Ruth Yamaguchi Beyaz Saray'da çalışıyor? | Open Subtitles | حضرة القاضية ، لأكون واضحة .. ان روث ياماغوتشي تعمل بالبيت الابيض |
| Evet Sayın Yargıç, öyle. 16 saate kadar öyleydi. | Open Subtitles | نعم ، حضرة القاضية ، لقد كان كذلك حتى 16 ساعة مضت |
| Sayın Yargıç buraya Simon Dunne'ın yaptıklarını sorgulamak için gelmedim. | Open Subtitles | حضرة القاضية ، لَستُ هنا لمُنَاقَشَة رأي كُلّ شخصِ حول نيةِ سايمون دان |
| Sayın Yargıç, bir öneride bulunabilir miyim? | Open Subtitles | حضرة القاضية هَلْ لي أَنْ أتقدّمُ بإقتراح ؟ |
| Durun, Sayın Yargıç! Tüten silâh mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | انتظري، حضرة القاضية أتريد دليلاً قاطعاً ؟ |
| - Sayın Yargıç kararınızı vermeden önce, bir şey söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | - حضرة القاضية .. قبل أن تنطقي بالحكم، أيمكنني قول شئ؟ |
| İtiraz ediyorum, Sayın Yargıç. Alâkasız. | Open Subtitles | اعتراض حضرة القاضية ليس لهذا صلة بالموضوع |
| Sayın Yargıç, bu yalnızca bir dava değil. | Open Subtitles | حضرة القاضية , لا يتعلق الأمر بدعوى واحدة |
| Başkan, Amerika'daki kanunları değiştirmemiştir, Sayın Hakim. | Open Subtitles | فالرئيس لم يغير قوانين الولايات المتحدة, حضرة القاضية بل قام بتغيير قوانين فنزويلا |
| Sayın Hakim, dava muhalif avukatla ilgili değil. | Open Subtitles | حضرة القاضية, من أجل السرعة هذه الدعوى لا تتعلق بمحامي الخصم |
| Bu kanun yarım saat önce yasalaştı, Sayın Hakim... | Open Subtitles | لقد تم تغيير هذا القانون منذ نصف ساعة فقط, حضرة القاضية |
| Sayın Hakim, PlatacoStillman'ı pazarlık masasına oturtmak bir yılımızı aldı. | Open Subtitles | حضرة القاضية, لقد لزمنا عاماً كاملاً لإحضار بلاتاكوستيلمان إلى طاولة المفاوضات |
| Dondurulması ne Latin Star'ın ne de Venezuela'nın lehinde olur, Sayın Hakim. | Open Subtitles | تجميد الأصول لن يكون في مصلحة لاتين ستار أو حتى شعب فنزويلا, حضرة القاضية |
| Sayın Hâkim iddia makamının delillerine ancak zayıf denebilir. | Open Subtitles | عقاباً لها على ما تسببت به من مشكلات ـ حضرة القاضية الدليل الذي في حوزة الإدعاء ضعيف في أفضل الأحوال |
| Evet Sayın Hâkim, pardon ama açık olduğunu sandım ben konuştuğumda benim fikrim, o konuştuğunda, onun fikri. | Open Subtitles | نعم ، حضرة القاضية ، أنا آسف ظننت أنه أصبح واضحاً عندما أتحدث بأن ذلك حسب رأيي وعندما يتحدث هو ، فإنه يعتبر رأيه هو |
| Buna ek olarak, Sayın Hâkim torpidonun üzerinde acele ile yazılmış bir mesajın izini bulduk. | Open Subtitles | إضافةً إلى ذلك ،، حضرة القاضية اكتشفنا انطباعاً بني على استشارة قانونية نتجت عن مذكرة مكتوبة على عجل |
| Hakimim, size söz veriyorum. İkimizden birini bir daha hiç mahkemede göremeyeceksiniz. | Open Subtitles | حضرة القاضية , أعطيكِ كلمتي ألا تري أياً منا في محكمتك ثانيةً |