- Beyni hazırla! - Emin ol, bunun için ödeme yapmayacaklar. | Open Subtitles | ـ حضري ذلك الدماغ ـ سأحرص بأن لا يدفعوا أيّ شيء |
Lütfen listeyi mümkün olduğunca çabuk hazırla. | Open Subtitles | لذا من فضلك حضري تلك القائمة في أقرب وقت ممكن |
- Kaçamayacaklar. Polis daha fazla oyalanamayacak. Hastaları hazırla ve elini çabuk tut. | Open Subtitles | الشرطة لن تتأخر أكثر، حضري المرضى للنقل سريعاً |
Rita, ameliyathaneyi endovasküler müdahale için hazırla. | Open Subtitles | ريتا" حضري غرفة العمليات من اجل اجراء عملية عاجلة لسحب شريان متضخم |
Bir astrofizikçi olan kpcam Greg Dobler 2013'te New York Üniversitesi'nde ilk şehir gözlemevini kurdu ve ben de 2015'te katıldım. | TED | أنشأ غريغ دوبلر، عالم الفِيزِيَاء الفَلَكِيَّة وزوجي، أول مرصد حضري بجامعة نيويورك سنة 2013، وقد التحقت به سنة 2015. |
Kaliforniya'nın yayılma hâli kentsel fiziksel yapıyı neredeyse ikiye katlıyor. | TED | النسخة التي يكون فيها زحف حضري في كاليفورنيا تضاعفت فيها المساحات الخضراء وحارات المشي ووسائل النقل العام. |
Uyandığı zaman: Bir: Deli gömleğini hazırla. | Open Subtitles | عندما تستيقض أولا حضري رداء المجانين |
şimdi, kendini hazırla. | Open Subtitles | و الان حضري نفسك. |
Marge, acil durum hamburgerini hazırla. | Open Subtitles | مارج، حضري لحم الطوارئ |
Marge, kutlama hamburgerini hazırla. | Open Subtitles | مارج، حضري لحم الإحتفال |
Evet? - Koşu yaparken biraz çay hazırla. | Open Subtitles | - حضري لنا الشاي بدلاً من الجري - |
Başka bir tane hazırla. | Open Subtitles | حضري تعويذة أخرى |
Başka bir tane hazırla. | Open Subtitles | حضري تعويذة أخرى |
Hadi, şimdi bana sıcak bir kahvaltı hazırla. | Open Subtitles | الآن أذهبي... حضري لي إفطاراً ساخناً |
Kendini şoka hazırla. | Open Subtitles | حضري نفسك لصدمة، |
Babama kahveyle yumurta hazırla anne. | Open Subtitles | أمي حضري القهوة و البيض لأبي |
Babama kahveyle yumurta hazırla anne. | Open Subtitles | أمي حضري القهوة و البيض لأبي |
Lucy, motorları hazırla. | Open Subtitles | لوسي, حضري نفسك للإقلاع |
Malaya, hava yolunu hazırla. | Open Subtitles | مالايا , حضري مجرى الهواء |
Fakat yine, bir kriz, yeni ortaklıklar, aktörler yerel olarak bunları sürdürlebilir şehir plancılığının kilit bir bileşeni olarak değiştiriyorlar. | TED | و لكن مجدداً، الأزمات و الشراكات الجديدة، يتحركون محلياً، يحولون تلك المناطق إلى عامل أساسي لتخطيط حضري مستديم. |
Londra, Glasgow ve Amsterdam ise döngüsel şehir tasarımında başı çekiyor. Bu şehirlerde, kentsel bir sürecin atığı, bir sonraki süreci besleyebiliyor. | TED | بينما مدن مثل لندن وغلاسكو وأمستردام رائدة في تصميم المدن الدائرية، لإيجاد طرق لتحويل مخلفات نشاط حضري إلى غذاء للنشاط التالي. |
Şehrin ortasına inşa edilmiş ilk kentsel su rezervuarı. | TED | إنها أول خزان مياه حضري على الإطلاق يبنى في منتصف المدينة. |