Şimdi ise yeniden biraraya geldik bu güzellik ise gerçek. | Open Subtitles | و الآن جمعُ شملنا حقيقةٌ رائعة الجمال حقاً |
Vajinaları minicik oluyor. Tıbbi bir gerçek bu. | Open Subtitles | فهم يملكون مهبلاً ضيقاً، وهذه حقيقةٌ طبيّة |
# Yaşayan gerçek var Bir de ölen gerçek | Open Subtitles | ♪ هنالك حقيقةٌ تدوم ♪ ♪ و حقيقةٌ تنجلي ♪ |
Ama kadın gerçek. Onu bugün de gördüm. | Open Subtitles | .ولكنها حقيقةٌ, لقد رأيتُها مجدداً اليوم |
Benim patronumdu. Doğrulanmış gerçek bu. | Open Subtitles | لقد كانت رئيستي بالفعل تلك حقيقةٌ محضة |
O bir gerçek. | Open Subtitles | إنه حقيقةٌ أيضًا |
Bu da diğer bir gerçek. | Open Subtitles | هذه حقيقةٌ أخرى |
Küçük bir gerçek ama. | Open Subtitles | مع أنّها حقيقةٌ صغيرة. |
Bu su götürmez bir gerçek. | Open Subtitles | إنّها حقيقةٌ مسلّمٌ بها. |
Bana karşı olan hislerinin gerçek gibi gerçek olma gerçekliğinde olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أودّكِ أن تشعري أنّها حقيقةٌ... "حقيقةً حقيقةً". |
- Bu kadar gerçek senin için yeterli mi? | Open Subtitles | {\pos(190,210)}أهذه حقيقةٌ كافيةٌ لكِ؟ |
Benim hakkımdaki bir gerçek. | Open Subtitles | حقيقةٌ عني |
- Bu gerçek bir şey. | Open Subtitles | -هذه حقيقةٌ واقعيةْ . |
- Bu bilimsel bir gerçek. | Open Subtitles | -إنها حقيقةٌ علميةٌ . |