Bir adama baktığımı zaman Steve Wagner gibi gerçek bir adama... | Open Subtitles | عندما انظر الى رجل رجل حقيقي مثل ستيف واجنر |
Normal insanlar gibi gerçek randevulara gidemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أذهب إلى موعد غرامي حقيقي مثل أي فتاة عادية |
Hiçbir şey seninle burada, ceza bölgesinde buluşmamız gibi gerçek değil. | Open Subtitles | أعتقد أنه حقيقي مثل هذا، لقائي بك في منطقة العقوبة |
Bir Kızılderili olarak sen, hepimizden çok daha gerçek bir Amerikalı'sın. | Open Subtitles | . انت امريكي حقيقي مثل بقيتنا |
Bir Kızılderili olarak sen, hepimizden çok daha gerçek bir Amerikalı'sın. | Open Subtitles | . انت امريكي حقيقي مثل بقيتنا |
Her biri farklı ekstra boyutlara karşılık farklı şekillere sahip pek çok evren olduğu düşünülürse, her bir şekil diğerleri kadar gerçek. | TED | الكل حقيقي مثل كل الآخرين بمعنى ان هناك اكوان كثيرة كل منها له شكل للأبعاد الاضافية |
Jackie'deki gibi gerçek bir işten bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن عمل حقيقي مثل الذي لديك مع (جاكي) |
Ama Amazon'daki karanlık varlığın... .. omuzuma değen soğuk bir el kadar gerçek biçimde... .. bir anda üzerime gelmesini hiç beklemiyordum. | Open Subtitles | ولكنلمأكنأتوقع . أن الوجود المظلم من منطقة الأمازون . سيلحقني فوراً إلى هنا . حقيقي مثل اليد الباردة على كتفي |
Ve onun için, çocuğuna duyduğu sevgi, elinde tuttuğu telefon kadar gerçek. | Open Subtitles | وبالنسبة لها, حُبّها لولدها حقيقي مثل حقيقة التلفون الذي في يدها |
Easter Tavşanı kadar gerçek, tek farkı gerçek olması. | Open Subtitles | حقيقي مثل أرنب عيد الفصح، إلا حقيقي. |