| Bu konuda konuşmak istemiyor ve ben ne zaman konuyu açsam... | Open Subtitles | لا يريد الحديث حول ذلك وفي كل مره أفاتحه بهذا الخصوص |
| Odelle Ballard yaşıyor, ve ordu Bu konuda yalan söylüyor. | Open Subtitles | ،أوديلا بالارد على قيد الحياة و الجيش يكذب حول ذلك |
| Nitekim, çok yakında Güney Fransa'da bir tane açacağız o yüzden lütfen Bu konuda bana ya da personelime sorular sormayın. | Open Subtitles | في واقع الامر، عِنْدَنا صُعُود واحد قريباً جداً في جنوب فرنسا لذا رجاءً تَسْألي ني أَو أيّ مِنْ موظّفيي حول ذلك. |
| Neyse, Bunun için çok üzgünüm. | Open Subtitles | على أية حال، أنا اشعر بشعور سيئ حول ذلك. |
| Fakat Bu konuda Bundan daha fazla şeyler yazdın. Yani burada üzerinde durulacak bir dünya görüşü var. | TED | ولكنك قد تبت قليلا حول ذلك وهو، في الواقع أكثر من ذلك أنا هنالك ثمة وجهة نظر يتم العمل وفقا لها هنا. |
| Evimizde biri saldırıya uğradı ve Bunun hakkında tek bir sözcük bile söylemedin. | Open Subtitles | إعتُدي على شخص ما في منزلنا لم تقل أي كلمة حول ذلك الموضوع |
| İlk olarak, tek bir insan olduğumuza bir gezegene sahip olduğumuza ve bununla ilgili olarak alternatifimiz olmadığını inanmamız lazım. | TED | أولًا، يجب أن يكون لديكم الإيمان أننا بشرية واحدة، لدينا كوكب واحد وليس لدينا خياران حول ذلك. |
| Bu, O konuda pek bir şey söylemiyor. | Open Subtitles | في واقع الأمر ، هذا الرجل لم يقل الكثير حول ذلك بطريقة أو بآخرى |
| Ancak Bu konuda çok fazla şüpheci yaklaşım var. | TED | ومع ذلك، كان هناك الكثير من الشكوك حول ذلك. |
| vazgeçmemiz gerektiğini iddia edeceksen, Bu konuda küresel bir sohbet etmeliyiz. | TED | وأن الخطر في الطريق، ويصنع بالغالب بواسطة ما يحدث يجب أن يكون لدينا حوارٌ عالمي حول ذلك. |
| Bu konuda sadece iki tane genel kuraldan bahsedeceğim. | TED | سأذكر أمرين حول ذلك يخص كافة المجتمعات المنهارة. |
| Bu konuda Türlerin Kökeni'nde hiçbir şey yazmadı. | TED | حسناً لم يكتب أي شئ حول ذلك في كتاب أصل الأنواع. |
| Fakat çok sonraları, 1871'de Bu konuda söyleyeceği bir şey vardı. | TED | لكن بعد ذلك بكثير، عام 1871، كان لديه شئ ليقوله حول ذلك. |
| Gelip benimle konuşabilirsiniz. Bu konuda istediğiniz detayları veririm. | TED | تعالوا وتحدثوا معي حول ذلك. سأقدم بعض التفاصيل إذا أردتم. |
| Bu konuda bir fikrim vardı. Üç kız, üç oğlan. | Open Subtitles | كان عندي فكرة حول ذلك ثلاث بنات، ثلاثة أولاد |
| Bana inanmak istemiyorsanız, Bunun için yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | الاَن, إذا لم ترد أن تصدقني ليس هنالك شيء يمكنني فعله حول ذلك |
| Ah, yapamam. Bunun için, düğününde geldiğinde kaygılanırız. | Open Subtitles | حسناً, إذا أتيت يوم زواجك سوف نتفاهم حول ذلك |
| Bana bir iyilik yap ve anneme Bundan bahsetme. | Open Subtitles | اسدى لى معروفا ولا تخبر امى بأى شئ حول ذلك |
| Konferansta özellikle Bunun hakkında bazı şeyler duyacağız. | TED | وسنستمع لبعض المحادثات لاحقاً في هذا المؤتمر خصيصاً حول ذلك. |
| Kamu tarafından yapılan bağışlarla finanse ediliyoruz, ve bununla ilgili ilginç şeylerden birisi de Vikipedia'yı yürütmenin aslında çok az para gerektiriyor olmasi. | TED | يقوم العامة بالتبرع لتمويلنا، وأحد الأشياء المثيرة حول ذلك هو القليل من المال المطلوب لتشغيل ويكيبيديا. |
| O konuda endişen olmasın. | Open Subtitles | أوه، لا تَقْلقُ حول ذلك. تعال، روز، عِنْدي إثنان نَلْفُّ. |
| Eğer istersen, Bu konuyu başka bir gün yine konuşabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نتحدث حول ذلك يوماً ما، إذا كنت ترغبين |
| Ciddi bir beyin hasarı olabilir ve bunu şu anda tespit etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كان لديها إصابة خطيرة في الرأس، نحتاج أن نعرف حول ذلك الآن. |
| Evet, Bu konu hakkında ilerde mutlaka konuşmalıyız. | Open Subtitles | نعم، نحن يَجِبُ أَنْ نَتكلّمَ أكثر بالتأكيد حول ذلك لاحقاً. |
| Bugünkü üçüncü test, Anne Ayı. Yumurtan gebe, Buna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | الإختبار الثالث اليوم، أمّ الدبّ، أنت حبلى، ليس هناك سؤال حول ذلك. |
| Benden din adamı Yusuf Qasim ile ilgili bilgi istiyordun. | Open Subtitles | أنت تريد مني لمعرفة حول ذلك رجل الدين يوسف قاسم. |