| Tüm Hayatım boyunca hiç kimsenin kocasına dokunmadan yaşamayı başardım. | Open Subtitles | استطعت أن أحيا حياتي كلها بدون أن ألمس زوج غيري |
| Hayatım boyunca öylece hareketsiz oturayım mı, sonra ne olacak? | Open Subtitles | ماذا ، الجلوس محايد حياتي كلها ، والحصول على ماذا؟ |
| Anlayabilmiş olsaydım, Tüm hayatımı bir laboratuarda dünyanın nasıl işlediğini araştırarak geçirmezdim. | Open Subtitles | إذا فعلت ، لن أضطر إلى قضاء حياتي كلها في المعمل في محاولة لمعرفة كيف يعمل العالم |
| Benim Bütün hayatım, yarın daha güzel Yapmak üzerine kurulu. | Open Subtitles | حياتي كلها كانت بشأن أن أحسن أكثر في اليوم الآخر |
| Her neye ihtiyacın varsa onu yapmak için Bütün hayatımı sana adadım. | Open Subtitles | لقد وظفت حياتي كلها لك، بالقيام بأي شيء احتجت مني القيام به |
| Geçmişe bakıyorum da, Hayatımda hatırlanabilecek bu kadar ilginç bir şey yok. | Open Subtitles | سأبذل جهدا كبيرا لأتذكر أي شئ في حياتي كلها كان بلعنة مهمّا |
| Bütün gün kendi başımaydım. Tüm Hayatım boyunca kendi başımaydım! | Open Subtitles | لقد كنت لوحدي اليوم كله لقد كنتُ لوحدي حياتي كلها |
| Hadi ama, tüm Hayatım boyunca suçluluk hissi ve kendimden nefret ederek yaşadım. | Open Subtitles | هيا. لقد عشت مع هذا حياتي كلها. مع الشعور بالذنب ومع كره نفسي. |
| Hayatım boyunca siyah ve beyaz olarak görmüştüm, ve o anda birden her şey inanılmaz bir biçimde renklendirilmişti. | TED | في حياتي كلها كنت ارى بالابيض و الاسود و فجأة كان كل شيء بالالوان الفنية بطريقة صادمة |
| Benim Tüm hayatım verimsizdi o yüzden buraya taşındım ya. | Open Subtitles | حياتي كلها كانت موجة الجفاف. هذا سبب أنتقالي إلى هنا |
| Ama yerde yatarken Tüm hayatımı görmedim. | Open Subtitles | عندما كنّا مستلقيان هناك على الأرض, لم أرى حياتي كلها. |
| Tüm hayatımı seni korumak için harcadım, peki ne için? | Open Subtitles | أمضيت حياتي كلها أحميك, و لأجل ماذا من أجل أن تعبث أنت و رفيقتك |
| Tabi, Tüm hayatımı annemi öldürmeye uğraşarak harcadım, ama him uğraşmaz ki? | Open Subtitles | أعني، بالطبع لقد أمضيت حياتي كلها أحاول قتل أمي ولكن من لم يحاول هذا؟ |
| Benim Bütün hayatım, ertesi gün daha iyisini yapmakla geçti. | Open Subtitles | حياتي كلها كانت بشأن أن أحسن أكثر في اليوم الآخر |
| Çünkü Bütün hayatım rayından çıkmış durumda da ondan. | Open Subtitles | لأن حياتي كلها خارجة عن السيطرة هذا هو السبب |
| Neden lokantada tanıştığım bir kız için Bütün hayatımı mahvettim? | Open Subtitles | لماذا أخسر حياتي كلها من أجل فتاة قابلتها في مطعم؟ |
| Ama Bütün hayatımı kendimi yüzüstü bıraktığım kadar seni de yüzüstü bırakarak geçiremem. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن أقضي حياتي كلها أخيب أمالكِ بقد ما خيبت أملي |
| Ayrıca bana Alexander tekniği sertifikası aldığını söyledi ki Hayatımda bu kadar geyce bir şey daha duymadım ben. | Open Subtitles | لقد أخبرني للتو أنه سيحصل على شهادة الكسندر التقنية وهو فعلاً الشيء الأكثر شذوذا قد سمعته في حياتي كلها |
| Anne yeter. Bak, tüm hayatımın paramparça olması yeterince kötü. | Open Subtitles | أمي، هذا يكفي اسمعي، يكفي سوءاً أن حياتي كلها تنهار |
| Bir anda Bütün hayatımın değiştiğini hissettim. | Open Subtitles | شعرت وكأني حياتي كلها تغيرت في تلك اللحظة بالذات. |
| - Burası benim her şeyim. - İmzala. | Open Subtitles | ـ هذه حياتي كلها ـ وقع عليها |