| Vücudunu hiç bir zaman bulamadılar. Efsaneye göre o hala yaşıyor. | Open Subtitles | و لم يجدوا جثمانها و الأسطورةَ تقول بأنّها ما زالَتْ حيّةُ. |
| - Sonra sizi aramam için beni gönderdi. - Allaha şükür, hala yaşıyor. | Open Subtitles | ثمّ أرسلتَني لإيجادك الحمد لله انها حيّةُ |
| Pekala, bundan kendimize bir pay çıkartmak istersek, en azından onun için "hala yaşıyor" diyebiliriz. | Open Subtitles | حَسناً، إذا نُريدُ أَنْ نُسرّعَ هذا لصالحنا، على الأقل نحن يُمْكِنُ أَنْ نَقُولَ بأنّها ما زالَتْ حيّةُ. |
| Mağdurun hâlâ hayatta olmasının sebebi bu olabilir. | Open Subtitles | هو من المحتمل الذي الضحيّة ما زالَتْ حيّةُ. |
| Ama hayatta. Ve iyileşebilir. | Open Subtitles | لَكنَّها حيّةُ و هي يُمْكِنُ أَنْ تَتحسّنَ. |
| Kızınız hayatta ve bu evde. | Open Subtitles | إبنتكِ حيّةُ و هي في هذا البيتِ |
| Sana söylüyorum, Crystal Cathedral büsbütün bir şov sahneye koydu, canlı koyunları vardı. | Open Subtitles | أنا أقول، بأن البلّورة الكاثدرائية وضِعُت تماماً في المعرض، كَانَ لدَيهُمْ خرفانُ حيّةُ. |
| - Kendinde değil ama hala yaşıyor. | Open Subtitles | هي فاقدة الوعيُ لكن حيّةُ. |
| Hala yaşıyor. | Open Subtitles | هي ما زالَتْ حيّةُ. |
| yaşıyor. | Open Subtitles | إنها حيّةُ. |
| Karım yaşıyor. | Open Subtitles | زوجتي حيّةُ. |
| yaşıyor. | Open Subtitles | هي حيّةُ. |
| O yaşıyor. | Open Subtitles | هي حيّةُ. |
| Kadın yaşıyor. Resim uydurma. | Open Subtitles | هي حيّةُ. |
| Evet. Tek yapman gereken, Howard Graves'in hala hayatta olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | كُلّك gotta تُثبتُ قبور هاوارد ما زالَتْ حيّةُ. |
| Yani Anne-Marie hayatta. | Open Subtitles | لكي وسائل الذي آن ماري حيّةُ. |
| Hala hayatta. | Open Subtitles | هي ما زالَتْ حيّةُ. |
| O hayatta. | Open Subtitles | هي حيّةُ. |
| Birazcık hareket ediyor diye o oyuncağın canlı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يَقُولُ بأنّ اللعبةِ حيّةُ فقط لأنها تَتحرّكُ قليلاً. |