Argyll Dükü'nün yazılı izni olmadan bağışlanmayacak kadar ciddi nitelikte suçlamaların olduğunu söyleyince korkarım hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | أخشى بانه قد خاب أمله عندما أخبرته بأن طبيعة أتهاماتك خطيره وبأنه لايمكن الاعفاء عنك |
Bugün hiç keyfi yok, çünkü hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | انه كئيب جدا اليوم . هذا لأنه خاب أمله |
Dana Walsh'a ifadesi karşılığında af çıkartmayacağım için hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | لقد خاب أمله أنني لن أمنح الحصانة (إلى (داينا وولش في مقابل شهادتها |
Bu buluşmayla Picasso hayal kırıklığına uğramıştı. | Open Subtitles | لقد خاب أمله بهذا اللقاء |
Hoss hayal kırıklığına uğramıştı. | Open Subtitles | هيس" خاب أمله بشكل واضح" |
Davetsiz girişimi bağışlayın, madam, ama karşınızda hayal kırıklığına uğramış bir adam var. | Open Subtitles | إغفري لي سيدتي الأقتحام لكنكِ ترين أمامك رجلاً خاب أمله تماماً. |
Şöyle diyelim, senin tüm bunları bir başkasına anlattığını düşünmüş ve bundan dolayı hayal kırıklığına uğramış gibi miydi? | Open Subtitles | لنقل أنه عرف أنك ...أخبرت شخصا آخر عن كل هذا ثم، لا أعرف، بطريقة جنونية ... خاب أمله بذلك؟ |
Boyko, cidden hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | (بايكو)، خاب أمله. |
Sence, hayal kırıklığına uğramış gibi miydi? | Open Subtitles | هل تظنين أنه قد خاب أمله بطريقة ما؟ |
Tatmin olmuş erkekler gördüm, hayal kırıklığına uğramış erkekler gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صبيان مسرورين، ورأيت منهم من خاب أمله. "المترجم: البت دي شكلها خبره" |