| Ceplerimi şişe su ve mısır ekmeği ile doldurduğumu bilmiyorlar bile! | Open Subtitles | لا يعرفون حتّى أن جيوبي ملأى بقناني الماء و خبز الذرة |
| mısır ekmeği, lahana salatası, patates püresi, peynirli makarna iyi pişmiş fasulye veya tayland yemeği ile beraber geliyor. | Open Subtitles | تأتي مع خبز الذرة , سلطة الكرنب بطاطا حلوة مهروسة , أربعة معكرونة بالجبنة , فول محمص أو بامية |
| Sen, salata yiyen. Ve sen, elinde mısır ekmeği olan. | Open Subtitles | أنت، من يأكل الخضار، وأنت من يأكل خبز الذرة |
| Mısır ekmeğini öyle seviyorum ki okulun arkasına götürüp hamile bırakmak istiyorum. | Open Subtitles | أحب خبز الذرة كثيراً لدرجة أنني أود أن آخذه الى خلف مدرسة متوسطة وجعله حاملاً |
| Sonra pirzolaları hallediyorum ki mısır ekmeğine başlayabileyim. | Open Subtitles | ثم أضع قطع لحم الخنزير لكي أستطيع البدء على خبز الذرة ذاك. |
| Hardal ve körüyle mayalanmış mısır ekmeğinin lezzeti üstünde. | Open Subtitles | نكهة كاري الخردل على خبز الذرة الصفراء المخمّر |
| Benim için mısır ekmeği isteyin. | Open Subtitles | ادخلا أريد طلباً إضافياً من خبز الذرة جلب لهما المنضدة.. |
| Çocuğu parayla büyütme. Sen de seninkileri mısır ekmeği ve domuz bağırsağıyla büyütme. | Open Subtitles | إذاً لا تدع خبز الذرة واللحم يربيان أبنائك |
| Kalıbımı basarım ki, bu ayinlerde Kutsal ekmek yerine mısır ekmeği kullanıyorlardır. | Open Subtitles | أراهن أنهم يستعملون خبز الذرة لأجل الرقائق المقدّسة في هذه الأنحاء |
| En azından masaya mısır ekmeği koyabilirdiniz. | Open Subtitles | كان عليكم على الأقل أن تضعوا بعض خبز الذرة على الطاولة. |
| Bu tutunarak edilecektir tatlı yankee mısır ekmeği can havliyle. | Open Subtitles | نحن سنتثبت بهذا خبز الذرة الأمريكي الجميل بسرعة |
| Evet, ve eğer Nolan'a bir daha şirin veya adam diyecek olursan, mısır ekmeği uzantılarını dışardan taşıyor olacaksın | Open Subtitles | نعم، وإذا استدعاء نولان لطيف أو رجل واحد مزيد من الوقت، هم سيصبح أنت اختيار خبز الذرة من التمديدات الخاصة بك. |
| Tek duyabildiğim midemdi midem haykırıyordu adeta "mısır ekmeği ve fasulye istiyorum." diye. | Open Subtitles | وكل ما استطيع سماعه صوت معدتي الفارغة معدتي تصرخ علي, اريد خبز الذرة واريد ايضا فاصولياء |
| Marguerita çok iyi bir aşçıdır. mısır ekmeği yapar. | Open Subtitles | إن " مارجريتا " طاهية ممتازة لقد صنعت خبز الذرة هذا |
| - Ben de bunu bekliyordum. mısır ekmeği geldi. Lahana yaptım. | Open Subtitles | هذا خبز الذرة والكرنـب الأخضـر |
| Size biraz tavuk, mısır ekmeği ve kanat pişirir. | Open Subtitles | ستطبخ لك بعض الدجاج و خبز الذرة |
| Bu adam mısır ekmeği istese, insanın anasını çalar. | Open Subtitles | هذا الرجل سيسرق أمك لو أراد خبز الذرة |
| Bir adam hem kabak hem de Mısır ekmeğini sevemez mi? | Open Subtitles | ألا يستطيع الشخص أن يحب خبز "الكوسة" و خبز"الذرة" ؟ |
| Mısır ekmeğini istemiyorum. | Open Subtitles | ماذا تفعلين هنا , لا أريد خبز الذرة حقك |
| - Mısır ekmeğini severim. - Tavuk ve börek sever misin? | Open Subtitles | أحب خبز الذرة - أتحب الدجاج و الكفتة؟ |
| Ben genellikle mısır ekmeğine yumulmuş olurum. | Open Subtitles | أنا عادة التهام خبز الذرة. |
| Hardal ve körüyle mayalanmış mısır ekmeğinin lezzeti üstünde. | Open Subtitles | نكهة كاري الخردل على خبز الذرة الصفراء المخمّر |
| mısır ekmeğimi benimseyerek tehlikeyi göze aldığın için seni takdir ediyorum. | Open Subtitles | أقدر لك أنك تتحمل ذلك من أجل خبز الذرة |
| Sen büyükannemin mısır ekmeğinden hiç yemedin tabi. | Open Subtitles | لم تتذوّق خبز الذرة واللوبيا التي تعدّها جدّتي |