"خزانتها" - Traduction Arabe en Turc

    • dolabını
        
    • dolabında
        
    • dolabına
        
    • dolabından
        
    • dolabı
        
    • Dolabının
        
    • dolabındaki
        
    • gardırobunu
        
    Onu köşeye sıkıştırıp, müstehcen sözler söyleyerek bağırdılar... ve dolabını tamponla doldurdular... ve dolabın kapısına "Bunu tak" yazdılar. Open Subtitles وقامو بصراخ في وجهه وحبسها وبعد ذلك قامو بوضع السدادت في خزنتها وكتبو على باب خزانتها قومي بسدها
    Ponpon kızlardan biri rahatsızlandı, biz de onun dolabını süsleyeceğiz. Open Subtitles أحد رؤساء المشجعين كان بالخارج اليوم يعاني من مرض سنقوم بتزيين خزانتها
    Atacağına söz verdiği kırmızı bir yağmurluk giyiyordu, yıllardır dolabında saklamaya devam ettiği. Open Subtitles كانت ترتدي معطفها الأحمر الواقي من المطر و التي وعدت بأنها سترميه و ظلت تسحبه من خزانتها , عاماً بعد عام
    Giydiği elbiseler kendi dolabında bulundu. Open Subtitles ثيابها التي كانت ترتديها وجدت في خزانتها
    Bu şişenin onun içki dolabına nasıl girmiş olabileceğini biliyor musun? Open Subtitles هل صادف أن عرفتي كيف وصلت هذه الزجاجة إلى خزانتها ؟
    dolabına baktığımda... eşyalarını orada görüyorum. Open Subtitles و ألقي نظرة على خزانتها فأرى أدواتها الرياضية هناك
    Sadece dinle. Maeby'nin kıyafeti. dolabından çalınmış. Open Subtitles فقط استمعى الى انه فستان مايبى لقد سرق من خزانتها
    Anahtar okul dolabını açmadı, değil mi? Open Subtitles ذلك المفتاح لا يناسب خزانتها المدرسية ، أليس كذلك ؟
    Eğer dolabına ulaşamıyorsa, dolabını yanında taşıyacaktı. Open Subtitles ،إذا لم يمكنها التوقف عند خزانتها هي سوف تحضر خزانتها معها.
    Dostum, dolabını boşaltmak zorunda kaldım. Open Subtitles يا رجل ، كنت مضطر أن أنظف خزانتها
    Bu sabah silahlı bir takım adamlar geldi ve Soo Yung'un dolabını boşalttı. Open Subtitles ... بعض الرجال أتوا إلى هنا هذا الصباح . لقد كانوا يحملون أسلحة , و قد أفرغوا خزانتها , لم أستطع إيقافهم
    dolabında kredi kartı slipleri ve masaj aletleri vardı. Open Subtitles لقد كانت خزانتها مليئة ببطاقات إئتمان تنزلق وقد كانت تهرب بمدلكات الرأٍس
    dolabında kredi kartı slipleri ve masaj aletleri vardı. Open Subtitles لقد كانت خزانتها مليئة ببطاقات إئتمان تنزلق وقد كانت تهرب بمدلكات الرأٍس
    dolabında fetiş elbisesi yok, geçmişinde hiçbir şey yok. Open Subtitles لا أدوات لممارسته في خزانتها ولا شئ في تاريخ متصفحها.
    Örneğin, insanların onun dolabına girmesi ve gözlüklerini parçalaması. Open Subtitles على سبيل المثال, الناس يقتحمون خزانتها و يحطمون نظاراتها
    Yani, benim yaptığım bir şey yüzünden değil, bilirsin veya dolabına sakladığım ve müdürün bulduğu bir şey alkol gibi. Open Subtitles ليس بسبب شىء أنا فعلته أو وضعته فى خزانتها وعثر عليه مدير المدرسة مثل الكحول
    Hayır, ne onun dolabından bir şey çıktı, ne de kardeşinin. Kirli çamaşırlar arasında da yok. Bu bizim için iyi haber. Open Subtitles كلا لا شيء في خزانتها أو خزانة أختها ولا شيء في الغسيل
    Harp okulundaki kilitli dolabından aldım. Open Subtitles حصلت عليه من خزانتها في الكلية العسكرية.
    Ne diyor... Onun dolabı benimkiyle aynı sırada mı diyor? Open Subtitles أقال بأني المعاقة التي تقع خزانتها بجوار خزانته
    Konuştuğu çocuk kimdi? Dolabının önündeki? Open Subtitles من هو ذلك الرجل التي كانت تتحدث معه عند خزانتها ؟
    dolabındaki ilaç kutularına dokunulmamış. Open Subtitles علب من عينات الأدوية تركت دون أن تلمس في خزانتها
    Oldukça inanılmaz. Kadının gardırobunu görmelisin. Open Subtitles رائع جداً عليك أن تشاهدي خزانتها أكبر من غرفتي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus