Çünkü mutfak dolabı kendi kendine tamir olmuş bir hafta önce, market harcamalarımız üç katına çıktı ve senin hiçbir zaman kahvaltılığı ağzına kadar doldurmadığını biliyorum. | Open Subtitles | لأن خزانه المطبخ أصلحت نفسها قبل أسبوع, بقالتنا تضاعفت مرتين وأنا أعلم أنكِ لاتتناولي الكربوهيدرات على الفطور |
Kategori 6, silah dolabı, üçüncü raf. | Open Subtitles | الفئه 6 خزانه الأسلحه الرف الثالث |
- Ofisimde olmayan tek şey 30 senelik dosyalanmamış finans dökümanlarıyla dolu bir dolap. | Open Subtitles | ما لا املكه هو خزانه مليئه بالكشوفات والفواتير بهذا الشكل |
Onun ofisinde otururken, içinde birçok değişik ilaçlar bulunan dolaba o kadar yakın olmak. | Open Subtitles | الجلوس فى مكتبه قريبا جدا من خزانه العقاقير المليئه بعقاقير مثيره |
Babamın dolabından sana elbise çalayım mı? | Open Subtitles | هل تريد أن أسرق لك بعضاً من الملابس من خزانه أبى؟ |
Açamayacağım kasa, çalamayacağım cüzdan yok... | Open Subtitles | لا خزانه لا يمكنني فكها لا محفظه لا يمكنني نشلها |
Bay Garcia, Sidney Jouron'ın dolabını aramak için arama iznimiz var. | Open Subtitles | سيد جارسيا لدينا مذكره تفتيش لنلقي نظر على خزانه سيدني . |
Bak. Yatağım, dolabım, ay maskem, küçük sevimli deniz şakayığım. | Open Subtitles | انظر ، هذا فراشى ، خزانه ملابسى و قناع النوم |
Ona 'T' ile vur salak, yada ayakkabı dolabına geri dön. | Open Subtitles | احتسب عليه خطأ ايها الاحمق او عد الى خزانه الاحذيه |
Kowalski Williamsburg'ta kilitli dolabı varmış. | Open Subtitles | لدى (كولوسكي) خزانه مغلقه في (ويليام بريج) |
- Bak, şu onların dolabı mı? | Open Subtitles | أنظروا , هل هذه خزانه ؟ |
Bronx'taki bir adam Brooklyn'de kilitli dolabı ne yapar ki? | Open Subtitles | لماذاشخص من (نيوجرسي)... يملك خزانه مغلقه في (بروكلين... ) |
Ofiste bir işim, kocaman bir evim, dolap dolusu takım elbisem vardı. | Open Subtitles | كان ذلك في الماضي عندما كنتُ أعمل في مبنى للمكاتب ,أعود للمنزل منزل كبير خزانه ملابس كامله |
Evet ama odasında dolap yok. | Open Subtitles | حسنا, ولكن لا يوجد خزانه فى غرفته |
Parayı spor salonundaki bir dolaba saklamış. | Open Subtitles | لقد خبأ المال في خزانه صالة ألعاب |
Ve dolaba koydum. | Open Subtitles | ملابسك خزانه فى بعيدا معا واضعهما |
Soru, hiç spor salonu dolabından bir şey çalındı mı? | Open Subtitles | سؤال , هل سُرق شئ من خزانه الصاله الرياضيه خاصتك ؟ |
Hapların hepsi Banks'in ecza dolabından çıktı. | Open Subtitles | كل هذه الأقراص أتت من خزانه (بانكس) الطبية. |
Oturma odasında bir kasa var. | Open Subtitles | هنالك خزانه بداخل غرفة المعيشه |
kasa falan var mı? Güvenli bir yer? | Open Subtitles | هل لديكِ خزانه بمكانٍ ستكون فيهِ آمنه؟ |
Demek dün gece birisi Kowalski'nin dolabını kırdı ve ateşe verdi. | Open Subtitles | أذا, شخص ما إقتحم خزانه (كولوسكي) البارحه, وأشعل بها النار. |
Ablanın dolabını gördün mü sen? | Open Subtitles | هل رأيتي خزانه أختك? |
Saçmalama Piko'takine gidersek, orada içinde mikrofonumu ve şov ceketimi sakladığım bir dolabım var. | Open Subtitles | هراء , إذا ذهبنا إلى حانتي فلدي خزانه هناك حيث لدي الكثير من المايكروفات و الستر |
Bizi "kazara" hademenin dolabına kilitlediği zamanı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكرين المره التى حبستنا في خزانه البواب فى المدرسه ؟ |
Adrian dolapta yatıyormuş. Yalnız, korkuyormuş. | Open Subtitles | أدريان نام فى خزانه الملابس لقد كان وحيداً, وخائفاً |