Ölümcül darbeyi alıp saldırganından kaçarken büyük kan kaybı olmuş. | Open Subtitles | خسارته للكثير من الدم خلال هروبه من مهاجمه كانت قاتلة |
Büyük ihtimalle, onu kaybetmek üzere olduğunu düşünmek onu korkutuyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه ربما فقط مخيفُ بالنسبة لها التفكير في خسارته |
Şimdi de iddiada kaybettiği parayı getirmezsem beni öldürmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | الآن يهددني بالقتل مالم أدفع له خسارته في الرهانات |
Aşkın güzelliği hakkında bir konuşma hazırlayamıyorsun, çünkü onu kaybetmekten okadar çok korkuyorsun ki | Open Subtitles | غير قادراً على التركيز بكتابة خطاب عن جمال الحب لأنك خائف جداً من احتمال خسارته |
Onu bulmak yoksa Onlar, onu kaybetme için beni suçlamaya hangi anlamına gelir... | Open Subtitles | هم يلوموني على خسارته ...مما يعني أنني إذا لم أجده |
Kafanda onu bir canavara çevirdin çünkü kaybetmenin acısına katlanamadın. | Open Subtitles | جعلتِه وحشًا في عقلك لأنّك عجزت عن تحمّل حزن خسارته. |
Ama onun kaybı, benim kazancım. 3. kat, güzel manzara. İnanılmaz. | Open Subtitles | لكن خسارته هي مكسبي الطابق الثالث , واجهة عظيمة , لا أصدق ذلك |
- Eğer beni istemiyorsa, bu onun kaybı. - Kesinlikle öyle! | Open Subtitles | اذا لم يكون يريدني, لانها خسارته نعم بالضبط |
Kurbanların cinsel organlarını kesiyor çünkü kendi kaybı yüzünden hadım edilmiş gibi hissediyor. | Open Subtitles | لآنه يشعر انه مجبر على ان يزيل أعضاء ضحاياه الجنسية نظن انه يشعر انه مجرد من رجولته بسبب خسارته |
Başka bir deyişle, onlara kaybetmek istemedikleri bir şey verildi. | TED | وبمعنى آخر فإن ما فعلوه هو أنهم منحوا شخصين شيئًا لا يريدان خسارته. |
- Evet. Bunu kaybetmek istemiyorum. Ben de. | Open Subtitles | نعم , هذا الوضع لا أريد خسارته و أنا أيضا |
Bu yasayı kaybetmek, onun kazanma şansını tehlikeye sokar. | Open Subtitles | خسارته لهذا القانون ستعرض فرصة فوزه للخطر |
İnsan ölmek üzereyken sevdiği ya da kaybettiği birini sayıklar. | Open Subtitles | فإنّ ما يثقل كاهل الرجل بعبئ كالموتِ هو الحديث عن الحب أو خسارته. |
Ve bana kaybedecek, ki bu sana kaybetmekten çok daha aşağılayıcı. | Open Subtitles | وعندها سيخسر ضديّ، والذي سيكون أكثر إذلالاً بالنسبة له من خسارته ضدك |
Ve bir daha bunu kaybetme riskine girmek istemiyorum. | Open Subtitles | و لا أريد المخاطرة في خسارته مجددا |
Efendim bunun Nigel'ın pozisyonu olduğunu ve onu kaybetmenin kolay olmayacağını biliyorum. | Open Subtitles | ان هذا منصب نايجل و خسارته لن يكون بالأمر الهين عليه |
İşte o an ya kazanır ya da kaybeder. | TED | الاجزاء الاولى من الثانية هي التي تحدد ربح المنتج او خسارته |
L onu ne kadar sevdiğini biliyorum. Onu kaybetmiş acıyor ne kadar. | Open Subtitles | أعلم كم أحببتيه ، و كم كانت مؤلمة خسارته |
Elimizdekilere karşı hiç minnettar değiliz onları kaybetmeyi bile düşünemezken üstelik. | Open Subtitles | نحن لا نهتم بما فيه الكفاية لما نمتلك، وما نكره خسارته |
Bir müşteriyi kazandığın gün kaybetmeye başlarsın. | Open Subtitles | اليوم الذي توقع فيه مع عميل هو اليوم الذي تبدأ في خسارته |
Muhteşem mi muhteşem bir adamla evliyim ve onu kaybedemem, ayrıca onu asla incitmek de istememiştim... ..ama titremeyle de yaşayamam ve erkeklerle yatmayı da bırakamam... | Open Subtitles | أنا لست كذلك أنا متزوجة من رجل رائع ولاأريد خسارته . |
Rossi devam edip şampiyonluğu kazandı ve tarihte iki yıl art arda tacı kaybettikten sonra yeniden kazanan ikinci motosiklet sürücüsü oldu. | Open Subtitles | ليصبح بذلك ثاني راكب في التاريخ يستعيد العرش بعد خسارته له في سنتين متتاليتين |
Belli ki ondan kurtulmanın birkaç müşteri kaybına değeceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | من الواضح ان خسارة بعض العملاء اسواء من خسارته هو |
Büyük kaybından dolayı kafası karışan yaşlı adam o evi bir daha geri dönmedi üzere terk etti. | Open Subtitles | حائراً بسبب خسارته الفادحة الرجل العجوز ترك بيته بلا رجعة |
- Bulursam kaybedemeyiz ama. | Open Subtitles | اذا جمعت هذا المال , لا أستطيع خسارته |