Evet, aslına bakarsan epey ciddi. Hala neyi olduğunu bulmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | أجل، إنها حالة خطرة جدا ما زالوا يحاولون معرفة ما أصابه |
Evet, aslına bakarsan epey ciddi. Hala neyi olduğunu bulmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | أجل، إنها حالة خطرة جدا ما زالوا يحاولون معرفة ما أصابه |
Biliyor musun, görünmez şeyler... hastanelerde oldukça tehlikelidir... bakteriler, virüsler. | Open Subtitles | الأشياء التي لا ترى خطرة جدًا في المستشفيات بكتيريا, فيروسات |
Durumu kritik ve düşük beyin etkinliği gösterdiğinden endişelerimiz mevcut. | Open Subtitles | هو في حالة خطرة ونحن قلقون لأن نشاط دماغه منخفض |
Gerçekten çok tehlikeli bir görevdi, tehlikede olan 1000 hayat vardı. | Open Subtitles | صحيح أنها كانت مهمة خطرة ولكن ألف روح كانت معرضة للهلاك |
Kesinlikle kötü değil. Hiç ciddi bir yaralanma yaşanmadı şimdiye kadar. | TED | هذا ليس سيئا، ليست هناك أي إصابات خطرة حتى الآن. |
Fakat, eğer yeterince su içmemeniz takdirde dehidrasyonunu tehlike oluşturduğunu hatırlatmakta fayda var. | TED | والجدير بالذكر هو أنه إذا لم تقم بشرب كمية كافية من الماء، عندها يصبح الجفاف قضية خطرة. |
Bu çok ciddi potansiyel problemleri önledi. | TED | وقد حال ذلك دون وقوع مشكلة خطرة ومُحتملة. |
1934 yılında, Los Angeles County General Hastanesi'ndeki 198 doktor, hemşire ve personel ciddi şekilde hastalandı. | TED | في عام 1934، أصيب 198 شخص بين أطباء وممرضين في مشفى لوس آنجلس العام بوعكة صحية خطرة. |
Kabul edelim : Araba kullanmak tehlikelidir. | TED | لنقوم بمواجهة الأمر.. قيادة السيارات خطرة |
Gece kara gözlüklerle araba kullanmak tehlikelidir. | Open Subtitles | القيادة خطرة ليلاً عند إرتدائك للنظارات الشمسية |
Dr Rumack hastaların durumu kritik diyor. | Open Subtitles | إسمعْ كريمر، يَقُولُ الدّكتورَ رومك بان المرضى في حالة خطرة. |
Durumu kritik, ama doktoru atlatacağını söylüyor. | Open Subtitles | أنه فى حالة خطرة ولكن الطبيب يقول أنه سينجو |
Ve bu gece olmak zorunda. çok tehlikeli bir oyun. | Open Subtitles | . وذلك يجب أن يكون الليلة . هذه لعبة خطرة |
Ben de bir motor almayı düşünüyorum ama kız arkadaşım çok tehlikeli diyor. | Open Subtitles | كنت أفكر في أن أشتري لنفسي دراجة، لكن قالت حبيبتي إنها خطرة جداً. |
Memur bey, kötü görünüyor olabilir ama sağlamdır. | Open Subtitles | حاضرة الضابط أَعرف بأنها قد تبدو خطرة لَكنَّها قاسية |
Delos Tatil Köyü'ndeki birçok unsur potansiyel tehlike. Bu da işin cazibesi zaten. | Open Subtitles | العديد من العناصر في منتجع ديلوس خطرة فعلاً |
İnsanlık da yanlış yolda. Hem de tehlikeli bir yolda. | Open Subtitles | البشرية أيضا تمشي في الطّريق الخاطئة تمشي في طريق خطرة |
Belki mamutların soylarının tükenme sebebi.. ...kendilerini çok sık tehlikeye atmalarıdır! | Open Subtitles | ربما أفيال الماموث سينقرضوا لأنهم غالبا ما يضعوا أنفسهم بمواقف خطرة |
Çok tehlikeliydi ve seni canlı görmeyi, güçlerin olmadan görmeye yeğlerim. | Open Subtitles | كانت خطرة للغاية سأفضل أن تكوني معي بدون قواكِ عن |
Kopyalar da diğer makineler gibidir. Ya yararlıdırlar, ya zararlı. | Open Subtitles | ريبليكانت مثل أى آلات أخرى , إما مفيدة أو خطرة |
tehlikelisin demek. Hayatı uçurumun kenarında yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ خطرة للغاية ، تعيشين الحياة على الحافة |
Frasier, sevimsiz görünmek istemem ama uzun süredir "ben tehlikeliyim" suratımı takınıyorum ve suratım acıyor artık. Neyimi sinir bozucu buluyor olabilir? | Open Subtitles | لا أحاول عدم التعاطف لكنني في مساحة خطرة لوقت طويل وبدأت تؤلم |
Uyuşturucu kötüdür. | Open Subtitles | ! المخدرات خطرة |
Baya tehlikeliymiş, değil mi, Elder? | Open Subtitles | انها خطرة نوعا ما إيلدر |
Bu, birkaç deri işini zımbalamak için riskli bir operasyon. | Open Subtitles | هذه عملية خطرة للنيل من بعض ألاهداف ذو السنحة البشرية |