O olmasaydı Frank ölümcül bir tehlikede olacaktı. | Open Subtitles | بدون جونز فرانك من الممكن أن يكون فى خطرٍ شديد |
Savaş sırasında yavrular da büyük tehlikede. | Open Subtitles | ،في خضّم المعركة الجراء أيضاً في خطرٍ حقيقي |
Şu an belki farkında değilsin ama çok büyük bir tehlikeye atıyorsun kendini. | Open Subtitles | لا أظنُ أنكَ تدرك هذا ، لكنكَ على وشك المضي فى خطرٍ مُحدق. |
Herhangi bir protokol ihlalinin tüm nakliyeye el konularak müttefikleri vahim bir tehlikeye sokacağını biliyorsunuz. | TED | أنت تعلم أن أي انتهاك للبروتوكول سيؤدي إلى مصادرة الشحنة بكاملها وسيضع حلفاءك في خطرٍ محدق. |
Büyük tehlike içinde. Ve burada olmasının sebebi de benim. | Open Subtitles | إنّها في خطرٍ داهم و وجودها هنا ذنبي في الأساس |
General, bizimle konuşarak ailenizi ve kendinizi riske attığınızı biliyorum. | Open Subtitles | أيّها الجنرال، أفهم أنّكَ في خطرٍ محدّق لنفسك ولعائلتك من خلال التحدّث إلينا |
Onları bütün kış sıcak tutan kalın kürkleri nedeniyle yavrular daha büyük bir sıcak çarpması tehlikesi içinde. | Open Subtitles | الفراخ، بمعاطفهم الزغبية ،التي حافظت على دفئهم طوال الشتاء مُعرضون حتّى إلى خطرٍ أعظم جراّء فرط الإحماء |
Annemle ilgili bir şeyler öğrenmeye çok takmıştım, ...hepimizi tehlikenin içine çektim. | Open Subtitles | كنتُ مصممةً على معرفة هذا وضعتنا كلنا في خطرٍ |
- Çocuğun tehlikede olduğuna inanmamız için sebebimiz var. | Open Subtitles | .. لدينا سبب لنعتقد أنّ الطفل في خطرٍ محدق |
Organizasyonlarının yüzeyini bile kazıyamazsınız ama yine de büyük tehlikede olacaksınız. | Open Subtitles | لن تخدشي حتّى سطح منظّمتهم. ومازلتِ ستكونين في خطرٍ مُحدق. |
Yılın annesi değil ama Riley'nin tehlikede olduğunu bilmiyordu sanırım. | Open Subtitles | إنَّها ليست بالأمِ المثالية ولكنَّني لا أعتقدُ بأنَّها على علمٍ أنَّ إبنتها في خطرٍ جسيم |
Derhal desteğe ihtiyacım var. Bu kızlar tehlikede. | Open Subtitles | أنا أحتاج إلى دعم في الحال، تلك الفتيات في خطرٍ محدق |
Arkadaşlarımızın senin yüzünden tehlikede olabileceği ihtimali bir yana bu... | Open Subtitles | أتعلم, بغضِ النظرِ عن حقيقةِ كونِ شريكينا في خطرٍ محدِقٍ ممكنٍ وبسببكـَ |
Babam, ailemizi tehlikeye atarak, senin burada kalıp federallerden saklanmana izin verdi. | Open Subtitles | وأرقنا الكثير من الدماء لها سمح لك أبي بالبقاء هنا والاختباء من الفدراليين واضعاً عائلتنا تحت خطرٍ كبير |
Zayıf görünürsün! Bu da Camelot'u tehlikeye düşürür. | Open Subtitles | ستظهر بكونكَ ضعيفاً ، هذا يضعُ كاميلوت كلها في خطرٍ |
Oraya girer ve onu köşeye sıkıştırırsan ordaki tüm herkesi daha çok tehlikeye sokarsın. | Open Subtitles | داهم المكان، وسترغمه على الذّهاب إلى زاويةٍ وستضع من في الدّاخلِ في خطرٍ أكثر. |
Barınağın güvenliğinden ayrılırsan kendini ve çocuğunu tehlikeye atarsın. | Open Subtitles | إذا تركتِ آمان الملجأ، سوف تضعِ نفسكِ وطفلكِ في خطرٍ مُحدق. |
Eğer yeni bir imkan ya da tehlike olursa arılar sosyal yapılarını bir gecede değiştiremezler. | TED | وعند توافر فرصةٍ جديدةٍ أو خطرٍ داهمٍ، فلا يسع النحل إعادة هيكلة النظام في ليلة واحدة. |
Ama eğer bize yardım etmezsen Beşinci Kol'daki dostların ciddi bir tehlike altına girer. | Open Subtitles | لكن إن لم تساعدينا، فسيكون أصدقاؤكِ من الرتل الخامس في خطرٍ حقيقيّ. |
Dikkatsiz bir şekilde peşlerine düştüğün için ikisi tehlike altında. | Open Subtitles | مطاردتكَ المتهوّرة وضعتمهما في خطرٍ كنّا في غنى عنه. |
Kendi merak duygunuzu tatmin etmek için bir adamın hayatını riske attınız. | Open Subtitles | هل تضع حياة شخص ما في خطرٍ لإشباع فضولك؟ |
Ailesinden uzaklaşan her yavru büyük bir kaçırılma tehlikesi altındadır. | Open Subtitles | أيّ فرخٍ يتوه عن ذويه فهو في خطرٍ حقيقيٍ لتعرضه للإختطاف |
Her tehlikenin içinden zarar görmeden sıvışmayı iyi biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف سُبُلاً للزحف إلى داخل ماهو خطرٍ وإلى خارجه دون ضرر. |
Üzgünüm ama hâlâ tehlikedesiniz. | Open Subtitles | إنّي آسِفٌ لكنّكما ما زلتما في خطرٍ. |