Sen dalgalanma denen şeyi oynarsın. Senin aracılığınla alır ve para stoklarım. | Open Subtitles | أنت ستلعبين ما يسمى " الطوف " أتعامل من خلالك وأخزن مالا |
Elimde değil. Saplantı oldu. Senin aracılığınla yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع مساعدة ذلك , أنا مهووسة أنا أعيش بشكل فوضوي خلالك |
Böylece düşünceleriniz, sizin aracılığınızla fiziksel realiteye dönülecektir ve bu, yasa sayesinde gerçekleşir. | Open Subtitles | لكن ذلك يَدخــلُ إلى الحقيقة الحسية معك ومن خلالك وذلك يحصل تبعا لقانون |
Şimdi sayende olabilirim. | Open Subtitles | لكني لم استطع ذلك لكن الآن سأستطيع،من خلالك |
Zaten her zaman senin içini görebilmisimdir. | Open Subtitles | لكن لطالما أمكنني أن أرى من خلالك يا دكتور |
Yapma be abi, biliyorsun okuma işini senin... üzerinden hallediyorum. | Open Subtitles | انت تعرف , انا اقرا بشكل ما من خلالك |
Sen bir sahtekârsın, yürüyen bir yalansın ve içinden karşıyı görebiliyorum. | Open Subtitles | أنتِ محتالة وكاذبة ويمكنني الرؤية من خلالك |
Bunu biliyorsun. - Görüşme imkanı yoktu. - Senin vasıtanla, hariç. | Open Subtitles | لم يكن لديه منفذ إلا من خلالك |
Ya senin aracılığınla benimle konuşur, ya da benden cevap alamaz. | Open Subtitles | سوف يتحدث معي من خلالك وإلا لن يحصل على رد |
İşte bu yüzden, senin aracılığınla fiziksel bir bağ kurabildim Çoğalıcı kollektifine direk erişimim var. | Open Subtitles | لهذا السبب, أستطيع الآن تأسيس وصلة طبيعية مستقرة من خلالك مباشرة لدي وصول مباشر لمجتمع الربليكيتورز |
Yani, bebeğim için yapmayı planladığım her şeyi senin aracılığınla yapmak zorundayım. | Open Subtitles | لذا ، كل شيء كنت أخطط لفعله .. من أجل طفلي ، أنا . سأضطر لفعله من خلالك |
Benim anlamadığım, Tate neden senin aracılığınla mesaj yollar oldu. | Open Subtitles | ما لا افهمة هو لماذا تَيت يرسل الان رسائل من خلالك هل هناك اى شىء |
Aldığında söyle ben de telefonda senin aracılığınla o tadı tadayım. | Open Subtitles | أتصلِ بى عندما تفعلى وسوف أعيش هذة اللحظة من خلالك |
Aldığında söyle ben de telefonda senin aracılığınla o tadı tadayım. | Open Subtitles | أتصلِ بى عندما تفعلى وسوف أعيش هذة اللحظة من خلالك |
Kocanızı sizin aracılığınızla tanıyamazsam... ona karşı haksızlık edebilirim. | Open Subtitles | لن أكون عادلاً نحو زوجك إذا لم أفهمه من خلالك |
Ve konuşmaya başladığınızda sanki konuşan sıradan biri, siz değilmişsiniz de simgesel otorite, kanun sizin aracılığınızla konuşuyormuş gibi olur. | Open Subtitles | حين تتحدث فأنت لا تمثل نفسك كشخص عادي بل أنت رمز للسلطة نفسها سلطة القانون، أو الدولة هي التي تتحدث من خلالك |
Şeffaf denecek derecedeki o müthiş teniyle. Doğruyu söyleyeyim, sayende hep gerçeği görüyordum. | Open Subtitles | بشرتك الرائعة الخادعة ولكنها لا تخدعني يمكنني أن أرى تقريبا خلالك |
Bense çok kolay etkilenirdim. sayende bunları dolaylı yoldan yaşıyor gibiydim. | Open Subtitles | أجل، كنت قابلاً للتحور وقتها، وكنت أعيش من خلالك |
Temizlediğin camların aksine, ben senin içini görebiliyorum. | Open Subtitles | على عكس النوافذ التي تنظفيها يمكنني الرؤية من خلالك |
Senin üzerinden ayarlamasını söyledim ama-- | Open Subtitles | لقد حاولت أن أجعلها تحجزني من خلالك و لكن... |
Duyduğum kadarıyla içinden bir hayaletin geçmesi, eşi benzeri olmayan bir deneyimmiş. | Open Subtitles | لا ، ولكن مما سمعت ، فإن عبور الشبح من خلالك شئ نادر |
Bunu biliyorsun. - Görüşme imkanı yoktu. - Senin vasıtanla, hariç. | Open Subtitles | لم يكن لديه منفذ إلا من خلالك |
Bunu senin kanalınla nasıl yapacak? | Open Subtitles | وكيف سيفعلها من خلالك ؟ |
Hayır, tabii ki sen değilsin, Annie aracılığıyla Ellen yapıyor ama seni de kullanıyor. | Open Subtitles | بالطبع لا "إيلين" تفعل هذا من خلال "آنى" لكن من خلالك أيضاً بالطبع و لا تجلس هنالك |