Bu insanları gizlice izleyen ve düzgün şekilde davranmalarını sağlayan bir organizasyon. | Open Subtitles | بل هي منظمة هدفها مراقبة الناس خلسة. للتأكد من أن تصرّفاتهم طبيعية. |
Çocuklarının hokey antrenmanının bitmesini beklerken üstü başı gizlice içtiği mentollü sigara kokuyordur. | Open Subtitles | ورائحتها كسيجار المينتول التي دخنتها خلسة بينما كانت تنتظر لتوصل اولادها لتدريب الهوكي |
gizlice bir vampir mağarasının karanlığına indin, inerken bir dizi ayna yerleştirdin. | TED | قد نزلت خلسة إلى ظلامات كهف مصاصي دماء، وقمت بتركيب مجموعة مريا في طريق نزولك. |
...ve küçük oğlunun ondan ustalıkla 10.000 dolar çarpınca sinsice çekip gitmesinden. | Open Subtitles | وصغيرها اللذي خرج مسرعا خلسة بعد أن خدعها وأخذ 10 ألاف منها |
FBI kaçak yabancılar için müdür yardımcılarını mı gönderiyor? | Open Subtitles | مـاذا؟ المباحث الفيدرالية ترسل نائب المدير.. وراء من دخلوا خلسة |
Ve şimdi, ben konuşurken elinden silahını alacak ve aklını yerinden oynatacak hızlı ve gizli bir taktik hazırlıyor. | Open Subtitles | والآن، بينما أَتكلّمُ، هو يَبتكرُ وسيلة ذات خلسة لينتزع سلاحك |
Bay Cady görüşmemizi gizlice kayda aldı... çünkü ona söyleyeceklerimi... | Open Subtitles | لم يكن السيد كادي ليقوم بتسجيل محادثتنا تلك خلسة إلا لأنه كان يعلم مسبقا |
Bazen tapınaklarda gizlice dilencilik yaptık. | Open Subtitles | وإلا كنا سننسل خلسة نحو أي معبد ونستجدي الصدقات هناك بعضا من الزمن |
Tabi gizlice yaklaştığın nöbetçi de duyabilir. | Open Subtitles | الحارس الذي ستقترب منه خلسة يمكنه أن يسمعه أيضا |
Bunu gizlice elime tutuşturdu günün geri kalanında izinli olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لقد وضع تلك خلسة وسط مجموعة مجلدات ثم أخبرني أن أخذ بقية اليوم كعلطة |
Ne yaptığımı biliyorum, Earl. Tam Kurabiye Canavarı'yla düzüşürken ona arkadan gizlice yaklaşmalıyım. | Open Subtitles | أنا أعلم ما أفعله يا إيرل سوف أقترب خلسة من ظهره ينما هو يحاول أن يصل إلى تلك الدمية |
Kız arkadaşını görmek için gizlice kaçtı, değil mi? | Open Subtitles | تسلّل خلسة من المنزل ليقابل صديقته، أليس كذلك؟ |
Sadece dikkatini dağıtmalıyız. gizlice yaklaşıp üstüne atlarız. | Open Subtitles | فلنصرف انتباهها فقط نقترب منها خلسة ثم ننقض عليها |
İnsanları gizlice kameralarla... ..izlemeye hakları yok. | Open Subtitles | هذا لا يجعل مطاردتهم للناس خلسة امراً صحيحاً وتصويرهم للبشرية بكاميراتهم |
...ve küçük oğlunun ondan ustalıkla 10.000 dolar çarpınca sinsice çekip gitmesinden. | Open Subtitles | وصغيرها اللذي خرج مسرعا خلسة بعد أن خدعها وأخذ 10 ألاف منها |
Bu küçük oyunumuzun başlangıç noktası anne ve küçük kızılderili sinsice kaçmak istiyordu. | Open Subtitles | أن الأم وهذا الهندى الصغير أرادا الخروج خلسة من هنا ولكن لماذا؟ |
İçeri kaçak birini sokmak ömür boyu yasaklanmanıza neden olur. | Open Subtitles | جلب متسلل خلسة قد يؤدي بكم للحظر مدى الحياة |
Evet, görünen o ki, gemide kaçak bir yolcudan başka hiçbir şey yok. | Open Subtitles | الآن، يبدو أنه مجرد مسافر متسلل ركب السفينة خلسة |
- Evet ve gizli iş çevirdiğim için de kötü hissetmeye başlamıştım ama senin yaptıklarına bakılırsa hissetmemeliymişim sanırım. | Open Subtitles | أجل , وكنت على وشك الشعور بالذنب حيال ذهابي خلسة لكن أظن بأن لا يجب علي ذلك بعدما ما رأيت ما تخطط له |
İlk başlarda onu fark etmemiştim ama silah seslerini duymamızdan hemen önce şemsiyesini açmıştı. | Open Subtitles | لم ألاحظه في المكان الأول .. عندما فتح المظله، نظر خلسة بعين |
Gözünü şehvet bürümüş Tarquin misali sinsi sinsi hortlak gibi yaklaşıyor hedefine. | Open Subtitles | هكذا راح يتسلل خلسة بخطوات كخطوات تاركوين الغاصبة نحو خطته متنقلاً كالشبح |
Odana kaçıp, bu ziyareti neden yaptığımı bilmeden orada somurtmanı istemem. | Open Subtitles | لا أريدُك أن تخرُج خلسة لغرفتك وأنت عابس بدون معرفة سبب قدومي لهذه الزيارة |
Zeus Sessizce Kronos'un barınağına girerek iksiri içkisine karıştırır. | Open Subtitles | دخل زيوس مقر أبيه خلسة و وضع له شراب كل ليلة |
Böylece onu daha sonra öldürebilecektiniz, Dikkat çekmeden. | Open Subtitles | و أستطعت أن تقتله بعد ذلك خلسة |
Hayır değil. Bu da benim kaçak Yolcu teorimi çürütüyor. | Open Subtitles | لا، ليست كذلك، لذا بعثرت نظريتي حول المسافر خلسة. |