"داعٍ" - Traduction Arabe en Turc

    • gerek yok
        
    • sebep
        
    • gereksiz
        
    • zorunda
        
    • gerekmiyor
        
    • etme
        
    • gerektirecek
        
    • lüzum
        
    • Lafı
        
    • yere
        
    • şey yok
        
    • yapmaya gerek
        
    Yapma. Bizim için endişelenmene gerek yok baba. Bir yetişkiniz. Open Subtitles لا داعٍ أن تقلق علينا يا أبى نحن ناضجون الآن.
    Burada, bir şeyin eksikliğini hissetmek için hiçbir sebep yok. TED هنا ليس هناك داعٍ لتشعر أنك تفتقد أي شيء.
    Görüyorsunuz ya, ben buna tamamen gereksiz bir önlem derdim. Open Subtitles مثير للاهتمام، إنّي أرتأيتها وسيلة احترازية لا داعٍ لها البتّة.
    En azından artık gizlemek zorunda değilsin. Open Subtitles و على الأقل، ليس هناك داعٍ للإختباء بعد الآن
    İyi geçindiğimiz göstermek için beni hırpalaman gerekmiyor. Open Subtitles حسناً ، لا يوجد داعٍ لأن تهرسني حتى نثبت للجميع أننا بخير
    Buna grup içinde atışma gözüyle bakılamaz artık. O yüzden kendini zapt etme. Open Subtitles وبهذا لن نكون بصدد نزاع داخليّ، لذا، فليس هناك داعٍ لكبح جموحك.
    Gerçekten de endişelenmemizi gerektirecek bir şey yok mu? Open Subtitles هل لا داعٍ للقلق, حقاً؟
    Bebeğim, iş yaptığım bir kevaşe keş ya da fahişe bir muhbirle tehdit edilebileceğin bir duruma girilmesine gerek yok. Open Subtitles عزيزتي, ليس هناك أي داعٍ للشعور بالتهديد من المخبرة العاهرة, والمدمنة, والقذرة والتي أتعامل معها بسبب أنها جزء من عملي.
    Şu an biraz sinirli olduğunu varsayıyorum ama bana güven, endişelenmene gerek yok. Open Subtitles أحزر أنّك ربّما تكون غاضبًا قليلًا الآن، لكن ثق بي، لا داعٍ للقلق.
    Yo, gerek yok. Bunların hepsine bakmak çok zaman alır. Open Subtitles كلّا , ليسَ هُنالِكَ داعٍ , سيتطلّبُ وقتًا طويلاً لكي ألقي نظرة على كلّ ذلك.
    Altı çocuğun kayıp ya da ölü olması endişelenmek için iyi bir sebep. Open Subtitles ستّة أطفالِ مفقودين أَو مَوتى داعٍ للقلق.
    Tamam, şimdi dinle. Endişelenmek için bir sebep yok. Tamam mı? Open Subtitles حسناً ، أنصتي لي لا يوجد داعٍ للقلق ، حسناً؟
    Demek istediğim şu, eğer göl temizse satmak için sebep yok. Open Subtitles كل ما اقوله لو ان البحيرة نُظفت لن يكون هناك داعٍ للبيع
    gereksiz bir ameliyattan kurtardığın kesin. Open Subtitles وأنقذتها بالتأكيد من عمليّةٍ جراحيّةٍ بلا داعٍ
    gereksiz bir şekilde bağırıyorsun herhalde çaldığın müziğin sebep olduğu duyma kaybından. Open Subtitles أنت تصرخ دون داعٍ على الأرجح نظراً لضعف السمع بسبب الموسيقى التي تعزفها
    En azından artık gizlemek zorunda değilsin. Open Subtitles و على الأقل، ليس هناك داعٍ للإختباء بعد الآن
    Bunu amcan için yaptıysan bana hiçbir şey açıklamak zorunda değilsin. Open Subtitles إن كنت عملت هذا من أجل عمّك، فليس هناك داعٍ أن تبين ليّ كلّ شيء
    Sorun değil, özür dilemen gerekmiyor. Open Subtitles {\fnArabic Typesetting}.لا بأس، لا داعٍ للاعتذار
    Merak etme, canım. Open Subtitles "{\fnArabic Typesetting}".لا داعٍ للقلق يا رفيق
    Hayır. Özür dilemeni gerektirecek bir şey yok? Open Subtitles لا داعٍ لكي تعتذري، حسناً؟
    75 senti dükkana yedirmeye lüzum yok. Open Subtitles ليس هنالك داعٍ للمركز أن يحتفظ بـ 75 سينت
    Lafı dolandırmak için bir neden görmüyorum. Open Subtitles لا أرى أي داعٍ لأن أراوغ
    Sebepsiz yere bir çok Romalı iyi adam kaybettik. Open Subtitles سنفقد العديد من الأرواح الرّومانية بلا داعٍ.
    Şimdi kötü ruh halindeyim. Sanırım, bunun için yapabilecek bir şey yok. Open Subtitles أنا الآن في مزاجٍ سيّء، أظن أن ليس ثمّة داعٍ لذلك.
    Kamu güvenliğini sarsacak olası bir tehdit olduğunu söylersin. Panik yapmaya gerek yok. Open Subtitles وجودُ تهديدٍ محتملٍ للأمن القومي في الجوار و لا داعٍ للفزع

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus