O zaman Endişelenecek bir şeyin yok ve bana nasıl kalabileceğimi söylemelisin. | Open Subtitles | إذن ليس هناك داعٍ للقلق وعليك أن تخبرني بما عليّ فعله حتّى أبقى هنا |
Endişelenecek birşey yok. Günlerdir öylece donmuş halde. | Open Subtitles | ليس هناك من داعٍ للقلق إنّه متجمّد هكذا منذ أيّام |
Kanıt kanıttır, canım. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | الإثبات هو الإثبات يا عزيزتي لا داعٍ للقلق |
Tam güvenlik pakedi, gerçekten mükemmel bir seçim. Daha fazla Endişeye gerek yok. | Open Subtitles | إنّه خيار مثاليّ، نظام حماية متكامل، ولم يعُد من داعٍ للقلق. |
Propatrex stabil şeydir. Endişeye gerek yok. | Open Subtitles | بروباتريكس شئ متوازن لا داعٍ للقلق |
Şu an biraz sinirli olduğunu varsayıyorum ama bana güven, Endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | أحزر أنّك ربّما تكون غاضبًا قليلًا الآن، لكن ثق بي، لا داعٍ للقلق. |
Endişelenmene gerek yok. En iyisini yapacaksın. | Open Subtitles | ليس هناك داعٍ للقلق سوف توفَّق |
Basit olarak, endişelenmeye gerek olmadığını söyledi. | Open Subtitles | ببساطة قال أنه لايوجدُ داعٍ للقلق ثلاث أيام بعد حادثة لندن |
Muhtemelen Endişelenecek bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد داعٍ للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ما من داعٍ للقلق. |
Endişelenecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك داعٍ للقلق |
Gaius, çok üzgünüm, ama Endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | -إنّي آسفةٌ يا (جايوس)، لكن ما من داعٍ للقلق . |
"Endişelenecek hiçbir şey yok." | Open Subtitles | "ليس هناك داعٍ للقلق" |
"Endişeye gerek yok." | Open Subtitles | "لا داعٍ للقلق". |
Endişeye gerek yok.Endişeye gerek yok. | Open Subtitles | -لا داعٍ للقلق . -لا داعٍ للقلق . |
Endişeye gerek yok. | Open Subtitles | لا داعٍ للقلق. |
Endişeye gerek yok. | Open Subtitles | لا داعٍ للقلق. |
Güvende. Endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | بإمانٍ و إستقرار ليسَ هناكَ داعٍ للقلق |
Endişelenmene gerek yok Brenda. | Open Subtitles | ليس هناك داعٍ للقلق يا (بريندا). |
Ama endişelenmeye gerek yok. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد داعٍ للقلق |