Parlak zırhını giyip kuşanıyor, sıska atının üzerine çıkıyor ve zafer arayışıyla kasabayı terk ediyor. | TED | فارتدى درعه البالي، وامتطى فرسه الهزيل، وترك قريته باحثاً عن المجد. |
Dedem de zırhını yine rahatça giyebilir. | Open Subtitles | سيتمكن جدّى من ارتداء درعه علناً مجدّداً |
İşin aslı, Zırhı için sana geldiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | في الواقع، أظن أنه قد أتى لك من أجل درعه. |
Zırhı çok garipti. Çok ileri düzeydi. Daha önce böyle bir şey gördüğümü zannetmiyorum. | Open Subtitles | درعه غريب، لقد كان مطوراً بطريقة لم أرى مثلها من قبل |
Fakat o gece Charlemagne o kadar güçlüymüş ki koruma kalkanını delmiş. | Open Subtitles | ولكن في تلك الليلة شارلمان كان قوياً جداً فقد إخترق درعه الواقي |
Silaha ihtiyaç duyduğumuz bir anda, vibranyumu onun Kalkanı için mi ziyan ettiniz? | Open Subtitles | قمت بهدر الفابرينيوم على درعه بينما نحتاجه لصنع الأسلحة؟ |
Eğerki elimizdeki istihbarat verileri doğruysa zırh kalınlığı 250 mm falan olmalı. | Open Subtitles | إذا كانت قذائف شديدة الانفجار لا يمكنها اختراقها هذا يعني درعه لا يقل عن 250 مم |
Parlayan zırhının içindeki genç kral yaşlı asiye karşı başkenti savunmak için savaşıyor. | Open Subtitles | الملك الفتي في درعه اللامع يقاتل للدفاع عن العاصمة ضد الثوار العجائز الضعفاء. |
kalkanında bir yılan vardı. | Open Subtitles | كان هناك ثعبان على درعه |
zırhını oluşturmak için gereken mükemmel parçayı arıyor o. | Open Subtitles | انة يبحث عن العظمه المثالية ليكمل درعه العظمى |
zırhını kazanmak için bir Lekesiz elinde gümüş ile köle pazarına gitmeli ve yeni doğmuş bir bebeği, annesinin önünde öldürmelidir. | Open Subtitles | ليكسب درعه يجب أن يذهب الطاهر لسوق العبيد بعلامة فضية و يجد رضيع جديد و يقتله أمام أمه. |
Çobana zırhını vermeye çalışır ve çoban da "Hayır," der. | TED | بينما يهمّ بإعطاء درعه للراعي، قال الراعي: "لا." |
Sovyet şövalye, Zırhı üzerindeyken ölüyor. | Open Subtitles | الفارس السوفيتى يحتضر داخل درعه |
Zırhı ve adaletle ilgili her eşyası, ondan alınsın. | Open Subtitles | ليتم اخذ درعه منه وكل مايخص زى العدالة |
Zırhı onu enerji tabanlı silahlardan koruyor olmalı. | Open Subtitles | درعه يَحْميه مِنْ أسلحةِ الطاقةَ |
Her Sparta'lı solundaki silah arkadaşını kalkanını boyun hizasına kadar kaldırarak korur. | Open Subtitles | كل إسبارطى يحمى الرجل الذى على يساره من الفخذ وحتى الرقبة بمساعدة درعه |
Fakat sonunda Mars koruyucu kalkanını ve atmosferinin büyük kısmını kaybetti. | Open Subtitles | لكن في النهاية فقد المريخ درعه الواقي ومعظم غلافه الجوي |
Bu yüzden öyle yapmak yerine, kalkanını döndürür ve ona arkadan yaklaşır. | Open Subtitles | لذا ما فعله عوضاً عن ذلك اخذ درعه واستداره ثم اقترب منها من الخلف |
Kalkanı ağırdı, dengesini bozuyordu. | Open Subtitles | درعه كان ثقيلا بحاجة إلى التحرر |
Kayıp adadan deli fişek Jay ve Kalkanı zar zor tutan ufak Carlos'u oyuna sokuyor. | Open Subtitles | من جزيرة الضياع, و الرجل الصغير كارلوس الذي بالكاد يحمل درعه ! أنفصلوا - عندما ينفصلون من التلملم - |
İşte, parıltılı zırh içindeki şövalyen de geldi. | Open Subtitles | أوه انت هنا فارسكِ في درعه اللامع |
Beni zırhının içinde görmek, kardeşimi mutlu ederdi diye düşünmüştüm halbuki. | Open Subtitles | ظننت أن أخي سيكون مسرورا عندما يراني أعود إلى قلعته وأنا أرتدي درعه |
İşin sırrı kalkanında yatmaktadır. | Open Subtitles | يكمن السر في درعه. |
The Hobbit bize her ejderhanın zırhında bir çatlak olduğunu öğretti. | Open Subtitles | فيلم (الهوبيت) علّمنا أنّ أنّ كلّ تنين لديه صدع في درعه |
Bazen virüsün en can alıcı özelliği olarak düşündüğün şeyin zırhındaki ufak çatlak olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | أحيانا الأمور التي تعتقد.. أكثر جوانب الفيروس وحشية تصبح كالصدع في درعه |
Her Spartalı, kalkanıyla, sol tarafındaki savaşçıyı kalçasından ensesine kadar korur. | Open Subtitles | كلّ سبارطي يحمي الرجل عن يساره من الفخذ حتى الرقبة بواسطة درعه |