| Ama önce şunu söylememe izin verin, çoğunuz beni uzun zamandır tanıyorsunuz. | Open Subtitles | لكن قبل ذلك دعوني أقول هذا الكثير منكم يعرفني منذ زمن بعيد |
| Sözlerimi bitirirken şunu söylememe izin verin, Afrika'yı sadece genç Afrikalılar iyi bir yere getirebilir. | TED | لذا و في الختام دعوني أقول أن الوحيدين القادرين على إصلاح إفريقيا هم موهوبوا إفريقيا اليافعين. |
| Sesimi kaybetme riskine karşı bir şey daha söylememe izin verin. | Open Subtitles | بمخاطرة فقدان صوتي... دعوني أقول شيئاً واحداً... : |
| Öncelikle söylemeliyim ki, ufacık bir aile içi şiddet bile kabul edilemez. | Open Subtitles | في البداية.. دعوني أقول بأن ولا جزء من العنف المنزلي يعتبر مقبول. |
| Öncelikle söylemeliyim ki, ufacık bir aile içi şiddet bile kabul edilemez. | Open Subtitles | في البداية.. دعوني أقول بأن ولا جزء من العنف المنزلي يعتبر مقبول. |
| Size şunu söyleyeyim. | Open Subtitles | دعوني أقول لكم شيئا ً طالما ما زلت قادرا ً على التنفّس |
| söylememe izin verin, bu okula benden önce Dr. King adı verilebilir. | Open Subtitles | دعوني أقول ، أنني أؤيد تسمية المدرسة بإسم د. (كينغ) |
| Bir şey söylememe izin verin. | Open Subtitles | دعوني أقول شيئاً فحسب |
| Bir şey söylememe izin verin. | Open Subtitles | دعوني أقول شيئاً فحسب |
| Fakat şunu söylememe izin verin: | Open Subtitles | لكن دعوني أقول هذا: |
| Şunu söylememe izin verin. | Open Subtitles | دعوني أقول هذا مرّة فحسب |
| İlk olarak, hepinizin güzel, ilginç noktalara değindiğini söylemeliyim. | Open Subtitles | حسنٌ، بدايةً يا رفاق دعوني أقول أنّكم يا رفاق، تُظهرون أفكار مهمة |
| Tam bir tevazu ile bütün büyük sanatçıların büyük bir yöneticiye gereksinimi olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | دعوني أقول فقط، وبكل تواضع إن جميع الفنانين العظماء يحتاجون إلى مُخرج عظيم، كما تعلمون |
| Başlamadan önce, sizinle gurur duyduğumu söylemeliyim. | Open Subtitles | حسنا. أولا, قبل أن أبدأ, دعوني أقول |
| şunu söyleyeyim, karı koca arasında bir erkek erkek olduğunu bilmelidir. | Open Subtitles | دعوني أقول هذا عندما يكون الأمر بين الرجل و زوجته الرجل يريد أن يعرف ...بأنه رجل |
| Onların istediği şey benim e-mail adresimdi. böylece bana daha çok soru sorabilirlerdi. (Kahkahalar) Sadece şunu söyleyeyim, bakın, benim işim bir ayrıcalık çünkü biz çok özel bir zamandayız. | TED | لقد طلبوا بريدي الإلكتروني لكي يبعثوا لي بالمزيد من الأسئلة. (ضحك) دعوني أقول, انظروا, إن عملي ميزة لأننا في زمن مميز. |