Lşınların sıcaklığı nektar üretimini artırır ve bu polen taşıyıcıları çeker. | Open Subtitles | دفء الأشعة يزيد من سرعة إنتاج الرّحيق وهذا يسحر حبوب اللقاح |
O eski, tembel günler taşranın ılık, sessiz alacakaranlığı evlerden yükselen tiz, yumuşak zenci kahkahaları o günlerin altın sıcaklığı ve güvenliği. | Open Subtitles | أيام الكسل دفء الريف الجميل في الغسق وضحكات السود العالية الجميلة تاتي من بعيد |
Çünkü ortalıkta, cesur müttefiklerimizle çok iyi sıcak ilişkilere sahip olduğumuz hissiyatı vardı. | Open Subtitles | الوضع الحالى لعلاقاتنا، لأنه كانت هناك حالة من النشوة فى الأجواء خلقه دفء العلاقات المزعوم مع حلفائنا الشجعان |
Gezegenimizi sıcak tutuyor iklimleri belirliyor ve soluduğumuz oksijeni sağlıyor. | Open Subtitles | يساعد على الحفاظ على دفء كوكبنا. يسوق المناخ. ويزوّدنا بالأكسجين الذي نتنفسه. |
Hayatta olduğunu gösteren birşey kalmayacak, ne sıcaklık, ne de soluk. | Open Subtitles | لا دفء ، لا نفس لاثبات أنك على قيد الحياة |
Demin uzandığın yerin sıcaklığını hissederek. | Open Subtitles | وأستشعر دفء المكان الذي قد إستلقيْت عليه للتوّ |
Su, çaba, ve güneşin sıcaklığı yaptı, ben değil. | Open Subtitles | إن من فعلها هم الماء و العمل و دفء الشمس و ليس أنا |
Ama o beslenirken ineğin vücut sıcaklığı, büyük sineğin yumurtalarının çatlamasına neden olur. | Open Subtitles | لكن بينما تتغذّى فإن دفء جسد البقرة يسبّب فقس بيض النبر. |
Güneş ışıklarının sıcaklığı, gezegenemizi yaşanabilir kılar. | Open Subtitles | دفء حرارتها هو ما يجعل الحياة ممكنة على كوكبنا |
Güneş ışınlarının sıcaklığı şimdi de Kuzey Kutbu topraklarını yaşama döndürüyor. | Open Subtitles | يبعث دفء أشعة الشمس الآن الحياة مجدداً للقطب الشمالي |
Aslında, uzun ve ince olmak... sıcak iklimlerde, sıcaklığın vücuda daha iyi dağılması demektir. | Open Subtitles | حسناً، أطول و أرفع ونشع حرارة أكثر من دفء المكان |
"Bizi sıcak tutacak bir şömine." "ve serinletecek yaz esintisi." | Open Subtitles | -بوجود موقد يبقينا في دفء" " "ونسيم صيفي يبقينا باردان" |
Leydi Mary, en içten dileğim, sizinle birbirimize sıcak davranabilmemizdir. | Open Subtitles | سيدة ماري أنها أغلى امنية لدي ان نكون في دفء مع بعضنا البعض |
Sana yedireceğim şey bir sürü mevsimsiz sıcaklık mı? | Open Subtitles | ..سوف تأكلين العاصفة الثلجية من دفء في غير أوانه؟ |
Sevdiğim albümlerde sıcaklık var, hayat var,ruh var. | Open Subtitles | التسجيلات الجيده يكون التي بها حيويه و دفء و روح |
Benim sevdiğim kayıtların altında hayat var, sıcaklık var, ruh var. | Open Subtitles | التسجيلات الجيده يكون التي بها حيويه و دفء و روح |
Aile sıcaklığını, yemek masasındaki sohbetleri geri getir bana. Eski güzel hayatımı geri getir. | Open Subtitles | .أعيدي إليّ دفء عائلتي .المُزاح الهادئ على الطاولة |
Çektiğimiz bu oyukta, aşırı ısınmış vücudunu... yumurtalara sararak güneşin sıcaklığını aktarıyor. | Open Subtitles | ،هنا في هذا التصوير الخاص للجحر ،تلفّ جسمها مفرط الحرارة حول البيض فتُمرر له دفء الشمس |
Yünlü ayı tırtılı, ilkbahara başlamak için çiçeklerin sıcaklığına ihtiyaç duymaz. | Open Subtitles | لا يحتاج يسروع الدب الأصفر دفء الأزهار لإستهلال ربيعه |
Bu anlamı kızımızın gülüşünde arkadaşlarımızın sıcaklığında ya da inancımızda buluruz. | Open Subtitles | ونجده في ابتسامة ابنتنا في دفء أصدقائنا أو في راحة إيماننا |
Hepsi hayatın sıcaklığıyla ölümün soğukluğu arasında süregelen melankolik mücadeleyi anlatıyor. | Open Subtitles | جميعها تتمحور حول فكرة الحزن والخلود والصراع بين دفء الحياة |
Kamyonun içindeki hava dışardakinden daha ılıktı. | Open Subtitles | الهواء داخل الشاحنة اكثر دفء من الهواء بالخارج |
Canlı, sıcacık insan kanı ağzına akarken, önce dilini yıkar sonra boğazını okşayarak, tatlı ve yapışkan bir his... | Open Subtitles | الإحساس بغنى و دفء الدم البشرى يتدفق فى فمك... و يمر عبر لسانك... |
Kötülük sizi yakmış, ama bu sizi sonsuz ateşin sıcaklığından ve ışığından alıkoymasın. | Open Subtitles | لقد آذاكم الشر.. ولكن لا تسمحوا لهذا بإبعادكم عن دفء ونور الوهج الأبدي |