Ancak bu kitlesel kurban törenleri hakkında az miktarda fiziksel kanıt vardı. | Open Subtitles | لكن لم يكُن هُناك دليل مادي على هذه التضحيات الجماعية |
Şİmdi, bugüne kadar, onu bize yaklaştıracak herhangi bir fiziksel kanıt bulamadık. | Open Subtitles | الآن .. لم نحصل على أي دليل مادي من الممكن أن يقودنا أليه لحد الآن |
Cinayetten paçayı kurtardı ancak hâlâ ona karşı kesin bir kanıtımız yok. | Open Subtitles | سيفلت بجريمة قتل لكن لا يوجد دليل مادي يربطه بها |
O mavi top bir cinayet soruşturması için çok önemli kanıtlar içeriyor. | Open Subtitles | الكرة الزرقاء تحتوي على دليل مادي في جريمة قتل |
Otopsi raporu onu suçluluğunu veya tersini ispatlayacak somut bir kanıt sunabilir. | Open Subtitles | ربما يشير التقرير إلى دليل مادي لإثبات التهمة أو عدم إثباتها |
Fiziki delillerle ilgili bir şey söyleyemem çünkü hiç fiziki delil bulunmadı. | Open Subtitles | لا أحتاج لقول أي شيء عن الدليل المادي لأنه لا يوجد دليل مادي |
Trenin ayarlarıyla oynandığını işaret eden hiçbir fiziksel delil bulamadılar. | Open Subtitles | لم يجدوا ولا دليل مادي مسؤول عن العبث بالجولة |
Amiral benim hamile olduğumu öğrenirse bu gerçek fiziksel kanıt olur. | Open Subtitles | ان عرف العميد اني حامل انه هناك دليل مادي دامغ |
Brendan'a karşı hiçbir fiziksel kanıt yoktu. | TED | ولم يكن ثمة دليل مادي ضد بريندان. |
Hiçbir fiziksel kanıt yok, en azından benim duyduğum. | Open Subtitles | ليس هنالك دليل مادي ليس مما سمعت |
Hayır, fiziksel kanıt olmadan, onun sözüne karşı kızın ki. | Open Subtitles | لا, من دون دليل مادي أنها كلمته ضدهم |
Senin oraya koyduğunu iddia edeceği fiziksel kanıt var. | Open Subtitles | لدي دليل مادي أنه كان سيقول انك مشترك |
Ve elimizde Felton'ı bu suça bağlayan hiçbir fiziksel kanıt yok. | Open Subtitles | وليس لدينا دليل مادي ليربط فيلتون) بهذه الجريمة) |
O cese bizim devam eden bir soruşturmadaki kanıtımız. | Open Subtitles | تلك الجثة دليل مادي لتحقيق في جريمة قتل. |
Çünkü somut ve gerçek bir kanıtımız yok. Her neyse. | Open Subtitles | لانه لا يوجد لدينا اي دليل مادي |
Hiçbir kanıtımız yok. | Open Subtitles | ليس لدينا دليل مادي |
Elimizde iki suç mahalini birbirine bağlayan somut kanıtlar var. | Open Subtitles | عثرنا على دليل مادي له صله بجريمتين القتل. |
Yani bu fikirlerini destekleyen sağlam kanıtlar bulunmadığını söylüyorlardı. | Open Subtitles | وأفكاره عن الضوء والجاذبية كالتلويح باليد ويعني ذلك أن لم يكن هناك أي دليل مادي يستند عليه |
Bill, arkasında, bize yardımı dokunabilecek bir kanıt bıraktı mı? | Open Subtitles | هل تركت وراءها أي دليل مادي يمكنه مساعدتنا؟ |
Kesin bir kanıt olmadan güvenmek, sonra da bu güvenin karşılığını almak. | Open Subtitles | أن تثق بالآخرين بلا دليل مادي ثم تكافأ على هذه الثقة |
Ona ulaşmamızı sağlayacak hiçbir fiziki delil yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل مادي ليتعقب اليه |
Çarpılarak öldüğüne dair hiç bir fiziksel delil bulamadım. | Open Subtitles | لم أجد أي دليل مادي عن الصعق الكهربائي |
- Çünkü fiziksel delil yok. | Open Subtitles | -لأنه لا يوجد دليل مادي . |